بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
أَرَءَيۡتَ ٱلَّذِي يُكَذِّبُ بِٱلدِّينِ ١
Gördün mü o dîni tekzib edeni?
Dini yalanlayanı gördün mü?
Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı!
فَذَٰلِكَ ٱلَّذِي يَدُعُّ ٱلۡيَتِيمَ ٢
O dur ki işte iter yetîmi.
İşte o, öksüzü iter, kakar.
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ٣
Ve kayırmaz doyurmak üzere miskîni.
Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.
فَوَيۡلٞ لِّلۡمُصَلِّينَ ٤
Fakat veyl o namaz kılanlara ki.
Vay, o namaz kılanların haline ki;
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
ٱلَّذِينَ هُمۡ عَن صَلَاتِهِمۡ سَاهُونَ ٥
Namazlarından yanılmaktadırlar.
Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
ٱلَّذِينَ هُمۡ يُرَآءُونَ ٦
Onlar ki müraîlik ederler.
Onlar gösteriş yaparlar.
Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.
وَيَمۡنَعُونَ ٱلۡمَاعُونَ ٧
Ve yardımlığı sakınır (zekâtı vermezler).
En ufak bir yardımı esirgerler.
Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.