بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَقِيلَ مَنۡۜ رَاقٖ ٢٧
ve denilir: “Kim var bir okuyacak?”.
Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.
Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevkediliş Rabbinedir.
وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلۡفِرَاقُ ٢٨
Ve sezer o dem tamâme’l-firâk.
Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar.
Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevkediliş Rabbinedir.
وَٱلۡتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ ٢٩
Ve dolaşır el ayak, bacağa bacak.
Çırpınırken ayakları birbirine dolaşır.
Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevkediliş Rabbinedir.
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمَسَاقُ ٣٠
Rabbinedir o gün yalnız mesâk.
O gün Rabbine doğru yolculuk vardır.
Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevkediliş Rabbinedir.
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ ٣١
Fakat o ne sadaka verdi ne namaz kıldı.
Adam ne inandı, ne namaz kıldı.
O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.
وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ٣٢
Velâkin “yalan” dedi ve döndü.
Tersine inkâr etti ve sırt çevirdi.
Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti.
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ ٣٣
Sonra da gerneşe gerneşe ehline gitti.
Sonra çalım satarak ailesinin yanına döndü.
Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti.
أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰ ٣٤
Gerektir sana o belâ gerek.
Vay başına geleceklere!
"Bu azap sana layıktır, layık! Evet, layıktır sana, layık!" denecektir.
ثُمَّ أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰٓ ٣٥
Evet, gerektir sana o belâ gerek.
Yine vay başına geleceklere!
"Bu azap sana layıktır, layık! Evet, layıktır sana, layık!" denecektir.
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَن يُتۡرَكَ سُدًى ٣٦
Sanır mı insan mühmel bırakıla.
İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.
أَلَمۡ يَكُ نُطۡفَةٗ مِّن مَّنِيّٖ يُمۡنَىٰ ٣٧
Değil miydi bir nutfe dökülen meniden?
O fışkıran meniden oluşmuş bir sperma değil miydi?
O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi?