بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ فَكَانُواْ كَهَشِيمِ ٱلۡمُحۡتَظِرِ ٣١

Çünkü Biz üzerlerine tek bir sayha gönderiverdik; ağılcı çırpısı gibi kırılıp dökülüverdiler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ٣٢

Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

كَذَّبَتۡ قَوۡمُ لُوطِۭ بِٱلنُّذُرِ ٣٣

Lut'un kavmi o uyarılara yalan dediler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ حَاصِبًا إِلَّآ ءَالَ لُوطٖۖ نَّجَّيۡنَٰهُم بِسَحَرٖ ٣٤

Biz de üzerlerine taşlar yağdıran (kasırga) gönderdik. Yalnız Lut ailesini bir seher vakti kurtardık,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

نِّعۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَاۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي مَن شَكَرَ ٣٥

Tarafımızdan bir nimet olarak! İşte şükredeni böyle karşılarız.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ أَنذَرَهُم بَطۡشَتَنَا فَتَمَارَوۡاْ بِٱلنُّذُرِ ٣٦

Andolsun ki (Lut) tutuşumuzun şiddetini kendilerine ihtar da etmişti. Fakat o ihtarları kavga ve şüphe ile karşıladılar.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ رَٰوَدُوهُ عَن ضَيۡفِهِۦ فَطَمَسۡنَآ أَعۡيُنَهُمۡ فَذُوقُواْ عَذَابِي وَنُذُرِ ٣٧

Ve onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik (kör ettik) ve: «Tadın bakalım azabımı ve uyanlarımı.» dedik.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ صَبَّحَهُم بُكۡرَةً عَذَابٞ مُّسۡتَقِرّٞ ٣٨

Andolsun ki, kendilerini kararlı bir azap bir sabah bastırıverdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَذُوقُواْ عَذَابِي وَنُذُرِ ٣٩

Tadın bakalım azabımı ve uyarılarımı!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ٤٠

Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ جَآءَ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ ٱلنُّذُرُ ٤١

Andolsun ki, Firavun'un ailesine de uyarıcı peygamberler geldi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00