بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كَذَّبَتۡ عَادٞ فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ١٨

Ad kavmi de yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا صَرۡصَرٗا فِي يَوۡمِ نَحۡسٖ مُّسۡتَمِرّٖ ١٩

Çünkü üzerlerine uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar salıverdik.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

تَنزِعُ ٱلنَّاسَ كَأَنَّهُمۡ أَعۡجَازُ نَخۡلٖ مُّنقَعِرٖ ٢٠

İnsanları, kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yoluyordu.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ٢١

Bak nasılmış azabım ve uyarılarım?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ٢٢

Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

كَذَّبَتۡ ثَمُودُ بِٱلنُّذُرِ ٢٣

Semud da o uyarıları yalanladılar,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَقَالُوٓاْ أَبَشَرٗا مِّنَّا وَٰحِدٗا نَّتَّبِعُهُۥٓ إِنَّآ إِذٗا لَّفِي ضَلَٰلٖ وَسُعُرٍ ٢٤

Şöyle dediler: «İçimizden bir insana mı uyacağız? Şüphesiz biz o vakit şaşkınlık içinde kalır, ateşlere yanarız!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أَءُلۡقِيَ ٱلذِّكۡرُ عَلَيۡهِ مِنۢ بَيۡنِنَا بَلۡ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٞ ٢٥

O zikir (vahiy) aramızdan ona mı bırakılıyor? Belki o bir şımarık yalancıdır!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

سَيَعۡلَمُونَ غَدٗا مَّنِ ٱلۡكَذَّابُ ٱلۡأَشِرُ ٢٦

İleride o şımarık yalancı kimdir bilecekler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّا مُرۡسِلُواْ ٱلنَّاقَةِ فِتۡنَةٗ لَّهُمۡ فَٱرۡتَقِبۡهُمۡ وَٱصۡطَبِرۡ ٢٧

İşte Biz onları imtihan etmek için o dişi deveyi salıyoruz; onun için onları gözet ve sabırlı ol!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَنَبِّئۡهُمۡ أَنَّ ٱلۡمَآءَ قِسۡمَةُۢ بَيۡنَهُمۡۖ كُلُّ شِرۡبٖ مُّحۡتَضَرٞ ٢٨

Onlara haber ver ki su aralarında nöbetleşe taksim edilmiştir. Herkes suyu sırasına göre alacaktır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00