068 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٍ أَثِيمٍ ١٢

Hayırdan alıkoyanı, aşırı zalimi, çok günahkârı;

– Ali Fikri Yavuz

عُتُلِّۭ بَعۡدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ ١٣

Zorbayı, bütün bunlarla beraber soysuz olan yardıkçıyı...

– Ali Fikri Yavuz

أَن كَانَ ذَا مَالٖ وَبَنِينَ ١٤

Mal sahibidir ve oğulları vardır diye, (bunlara itaat etme).

– Ali Fikri Yavuz

إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٥

Ona âyetlerimiz (Kur’an) okunduğu zaman; “- Eskilerin masalları...” demiştir.

– Ali Fikri Yavuz

سَنَسِمُهُۥ عَلَى ٱلۡخُرۡطُومِ ١٦

Biz, yakında onun burnunu dağlıyacağız.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّا بَلَوۡنَٰهُمۡ كَمَا بَلَوۡنَآ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ إِذۡ أَقۡسَمُواْ لَيَصۡرِمُنَّهَا مُصۡبِحِينَ ١٧

Muhakkak ki biz, Mekke’lileri (kıtlık, açlık, ölüm ve esaret gibi belâlarla) imtihan ettik; nasıl ki o bağ sahiplerini bir belâ ile imtihan etmiştik: Hani o bağ sahipleri, sabah olunca bağın meyvelerini mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَا يَسۡتَثۡنُونَ ١٨

İstisna da yapmıyorlaradı, (İnşaallah demiyorlardı).

– Ali Fikri Yavuz

فَطَافَ عَلَيۡهَا طَآئِفٞ مِّن رَّبِّكَ وَهُمۡ نَآئِمُونَ ١٩

Bir de onlar uyurlarken, o bahçe üzerine Rabbinden bir belâ indi de,

– Ali Fikri Yavuz

فَأَصۡبَحَتۡ كَٱلصَّرِيمِ ٢٠

O bahçe, kapkara kesiliverdi, (kökünden yandı gitti).

– Ali Fikri Yavuz

فَتَنَادَوۡاْ مُصۡبِحِينَ ٢١

Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:

– Ali Fikri Yavuz

أَنِ ٱغۡدُواْ عَلَىٰ حَرۡثِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰرِمِينَ ٢٢

“Haydin devşirecekseniz, ürününüzü toplamaya erken çıkın!”

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu