Sûrenin Adı
Bu sure adını 1. ayetten alır.
Nuzül zamanı
Surenin ilk ayeti, bu surenin Miraç (Göğe yükseliş) olayı sırasında indirildiğini göstermektedir. Hadislere ve Hz.
Peygamber'in (s.a) hayatını anlatan eserlere göre bu olay Hicret'ten bir yıl önce meydana gelmiştir. O halde bu sure
Mekke döneminde indirilen son surelerden biridir.
Surenin Arkaplanı
Hz. Peygamber (s.a) on iki yıldan beri tevhidi tebliğ ediyor ve düşmanları da bu tebliği başarısızlığa uğratmak için
ellerinden geleni yapıyorlardı. Fakat onların tüm çabalarına rağmen, İslâm Arabistan'ın her köşesine yayılmıştı ve onun
davetinden etkilenmeyen bir kabile neredeyse yoktu. Mekke'de de gerçek müminler küçük bir toplum oluşturmuşlar ve
İslâm'ı zafere ulaştırmak için her türlü tehlikeye karşı durmaya hazır bir hale gelmişlerdi. Onların yanısıra Evs ve
Hazreç'in (Medine'de iki büyük ve etkili kabile) büyük bir çoğunluğu da müslüman olmuştu. Bu nedenle Hz. Peygamber'in
(s.a) Mekke'den Medine'ye hicret edip orada bütün Müslümanları toplama ve İslâm ilkelerine dayalı bir devlet kurma
zamanı gelmişti.
Mirac geldiğinde durum buydu ve dönüşünde Hz. Peygamber (s.a) bu surede yer alan mesajı getirdi.
Ana Fikir ve Konular
Bu sure, uyarı, öğüt ve buyruğun mükemmel bir bileşimidir; surede bu üç unsur da dengeli bir şekilde yer almıştır.
Mekkeli müşrikler, İsrailoğulları'nın ve diğer toplulukların kötü sonlarından ders almaları ve Allah tarafından
kendilerine verilen ve bitmek üzere olan süre içinde kendilerini düzeltmeleri konusunda uyarılmaktadırlar. O halde
onlar Hz. Muhammed (s.a) tarafından iletilen daveti ve Kur'an'ı kabul etmelidirler; aksi takdirde onlar helâk edilecek
ve yerlerine başka bir topluluk getirilecektir. Yakın gelecekte Medine'de İslam'ın doğrudan kendilerine tebliğ
edileceği İsrailoğulları da, kendilerini felakete sürükleyen deneyimlerden ders almaları konusunda uyarılmaktadırlar.
"Hz. Muhammed'in (s.a) peygamberliğinden yararlanın, çünkü bu size verilen son fırsattır. Eğer şimdi de eskiden
davrandığınız gibi davranmaya devam ederseniz, acıklı bir azapla karşılaşacaksınız."
İnsanlığın eğitilmesine gelince, insanın başarı veya başarısızlığının, kazanç veya kaybının, tevhidi, öldükten sonra
dirilmeyi ve peygamberliği iyi anlayıp anlamamasına bağlı olduğu belirtilmektedir. Buna uygun olarak Kur'an'ın Allah
kitabı olduğunu ispatlayan ikna edici fikirler öne sürülmekte, kafirlerin bu gerçekler hakkındaki şüpheleri ortadan
kaldırılmakta ve uygun yerlerde kafirler cahillikleri nedeniyle azarlanmakta ve uyarılmaktadırlar.
Bu bağlamda İslâmî hayat tarzının dayandırılması amaçlanan temel ahlâk ve medeniyet ilkeleri ortaya konulmaktadır. O
halde bu, fiili kuruluşunun bir yıl öncesinde haber verilen İslâm Devletinin bir manifestosu niteliğindedir. Burada,
bunun Hz. Muhammed'in (s.a) kendi memleketinde ve dışarıda kurmayı amaçladığı hayat tarzı oldukça açık bir biçimde
ifade edilmektedir.
Bunların yanısıra Hz. Peygamber'e (s.a), çektiği sıkıntı ve zorluklara aldırmaksızın görevinde sebat etmesi ve hiçbir
şekilde kafirlere taviz vermeyi aklından geçirmemesi emredilmektedir. İşkence, alay ve acılarla karşılaştıklarında
bazen sabırsızlık ve dayanıksızlık belirtileri gösteren müslümanlara da bu kötü şartlara sabır ve dayanıklılıkla karşı
koymaları, duygu ve arzularını kontrol etmeleri emredilmektedir. Bundan başka "Salat" (namaz) nefislerini temizlemeleri
ve yüceltmeleri için bir araç olarak sunulmaktadır: "Bu, sizde, Hak yolunda savaşmaya niyet eden herkeste bulunması
gereken niteliklerin oluşmasını sağlayacaktır." Hadislerden, belirli zamanlarda kılınan beş vakit namazın ilk olarak
Mi'rac'da farz kılındığını öğreniyoruz.
Kaynak: Mevdûdî - Tefhimu'l Kur'an