076 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوۡمًا عَبُوسٗا قَمۡطَرِيرٗا ١٠

«Muhakkak ki, biz Rabbimizden korkarız, bir katı yüzlü, şiddetli günden.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَوَقَىٰهُمُ ٱللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمِ وَلَقَّىٰهُمۡ نَضۡرَةٗ وَسُرُورٗا ١١

(11-12) Artık Allah, onları o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik ve bir sevinç vermiştir. Ve onları sabrettikleri için cennetle ve ipekli libasla mükâfaatlandırdı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَجَزَىٰهُم بِمَا صَبَرُواْ جَنَّةٗ وَحَرِيرٗا ١٢

(11-12) Artık Allah, onları o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik ve bir sevinç vermiştir. Ve onları sabrettikleri için cennetle ve ipekli libasla mükâfaatlandırdı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۖ لَا يَرَوۡنَ فِيهَا شَمۡسٗا وَلَا زَمۡهَرِيرٗا ١٣

Orada tahtlar üzerine yaslanırlar, orada ne bir güneş ve ne de bir şiddetli soğuk görürler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَدَانِيَةً عَلَيۡهِمۡ ظِلَٰلُهَا وَذُلِّلَتۡ قُطُوفُهَا تَذۡلِيلٗا ١٤

Ve onların üzerlerine (o cennetin) gölgeleri yakındır, meyveleri de kemal-i itaatle musahhar bulunmuştur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيُطَافُ عَلَيۡهِم بِـَٔانِيَةٖ مِّن فِضَّةٖ وَأَكۡوَابٖ كَانَتۡ قَوَارِيرَا۠ ١٥

Ve onların üzerlerine gümüşten kaplar ile ve billûrdan küpler ile dolaşılır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَوَارِيرَاْ مِن فِضَّةٖ قَدَّرُوهَا تَقۡدِيرٗا ١٦

Gümüşten billûrlardır, onları muayyen miktarlarda takdir etmişlerdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيُسۡقَوۡنَ فِيهَا كَأۡسٗا كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلًا ١٧

Ve orada bir kadehte içirilirler ki ona katılmış olan, Zencebil'dir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

عَيۡنٗا فِيهَا تُسَمَّىٰ سَلۡسَبِيلٗا ١٨

Orada bir çeşmeden ki, ona Selsebil denilir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ وَيَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيۡتَهُمۡ حَسِبۡتَهُمۡ لُؤۡلُؤٗا مَّنثُورٗا ١٩

(19-20) Onların etrafında ebedîler olan genç hizmetçiler dolaşır, onları göreceğin zaman onları birer saçılmış inci sanırsın. Ve orada göreceğin zaman, bir nîmet ve bir büyük mülk görmüş olursun.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذَا رَأَيۡتَ ثَمَّ رَأَيۡتَ نَعِيمٗا وَمُلۡكٗا كَبِيرًا ٢٠

(19-20) Onların etrafında ebedîler olan genç hizmetçiler dolaşır, onları göreceğin zaman onları birer saçılmış inci sanırsın. Ve orada göreceğin zaman, bir nîmet ve bir büyük mülk görmüş olursun.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu