بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
لَعَمۡرُكَ إِنَّهُمۡ لَفِي سَكۡرَتِهِمۡ يَعۡمَهُونَ ٧٢
Ömrüne andolsun ki, şüphe yok, onlar kendi sarhoşlukları içinde şaşırıp durur kimseler idi.
فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ مُشۡرِقِينَ ٧٣
Artık onları işrak vaktine girdikleri sırada, o sayha tutuverdi.
فَجَعَلۡنَا عَٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن سِجِّيلٍ ٧٤
Hemen onların üstünü altına getirdik ve onların üzerine balçıktan yapılmış taşlar yağdırdık.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّلۡمُتَوَسِّمِينَ ٧٥
Şüphe yok ki, bunda düşünceli kimseler için elbette ibretler vardır.
وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٖ مُّقِيمٍ ٧٦
(76-77) Ve şüphe yok ki, o bir sabit yoldur. Muhakkak ki, bunda mü'minler için elbette bir ibret vardır.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ ٧٧
(76-77) Ve şüphe yok ki, o bir sabit yoldur. Muhakkak ki, bunda mü'minler için elbette bir ibret vardır.
وَإِن كَانَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ لَظَٰلِمِينَ ٧٨
Ve şüphe yok ki, Eyke ahalisi de elbette zalimler idi.
فَٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٖ مُّبِينٖ ٧٩
Artık onlardan da intikam aldık ve şüphe yok ki, ikisi de elbette apaçık öndedirler.
وَلَقَدۡ كَذَّبَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡحِجۡرِ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ٨٠
Kasem olsun ki Hicr ahalisi de peygamberleri tekzîp etmişlerdir.
وَءَاتَيۡنَٰهُمۡ ءَايَٰتِنَا فَكَانُواْ عَنۡهَا مُعۡرِضِينَ ٨١
Ve onlara âyetlerimizi vermiş idik de onlardan yüz çevirici olmuşlardı.
وَكَانُواْ يَنۡحِتُونَ مِنَ ٱلۡجِبَالِ بُيُوتًا ءَامِنِينَ ٨٢
Ve onlar emniyet içinde olarak dağlardan evler yontar olmuşlardı.