بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ ضَيۡفِي فَلَا تَفۡضَحُونِ ٦٨

Lut onlara: «Aman ha, onlar benim konuklarımdır; artık beni rezil etmeyin.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُخۡزُونِ ٦٩

Allah'tan korkun, beni utandırmayım» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالُوٓاْ أَوَلَمۡ نَنۡهَكَ عَنِ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٧٠

Onlar: «Biz sana aleme karışmayı yasaklamadık mı?» dediler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ هَٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِيٓ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ ٧١

Lut: «İşte şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız!» dedi,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَعَمۡرُكَ إِنَّهُمۡ لَفِي سَكۡرَتِهِمۡ يَعۡمَهُونَ ٧٢

Resulüm, ömrüne yemin ederim ki, gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ مُشۡرِقِينَ ٧٣

Derken, güneş doğmaya başlarken onları, o sayha, korkunç ses tutuverdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَجَعَلۡنَا عَٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن سِجِّيلٍ ٧٤

Derhal şehirlerinin üstünü altına getirdik ve balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık üzerlerine.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّلۡمُتَوَسِّمِينَ ٧٥

Elbette bunda düşünce ve anlayışı olanlara deliller vardır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٖ مُّقِيمٍ ٧٦

Ve o harabe yol üstünde duruyor.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ ٧٧

Kesinlikle bunda imanı olanlar için bir ibret vardır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَإِن كَانَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ لَظَٰلِمِينَ ٧٨

Gerçekten Eyke halkı da zalim kimselerdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00