015 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ ٱلۡعَذَابُ ٱلۡأَلِيمُ ٥٠

(49-50) Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَنَبِّئۡهُمۡ عَن ضَيۡفِ إِبۡرَٰهِيمَ ٥١

Onlara İbrahim'in misafirlerinden de haber ver.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِذۡ دَخَلُواْ عَلَيۡهِ فَقَالُواْ سَلَٰمٗا قَالَ إِنَّا مِنكُمۡ وَجِلُونَ ٥٢

O vakit ki, O'nun huzuruna girmişler de selâm vermişlerdi. O da, «Biz sizden hakikaten korkuyoruz,» demişti.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُواْ لَا تَوۡجَلۡ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٖ ٥٣

(Onlar da) Demişlerdi ki: «Korkma, muhakkak seni ziyade bilgin bir oğul ile müjdeleriz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ أَبَشَّرۡتُمُونِي عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِيَ ٱلۡكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ ٥٤

Dedi ki: «Bana müjde verir misiniz ki, üzerime ihtiyarlık çökmüştür. Artık beni ne ile müjdeliyorsunuz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُواْ بَشَّرۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلۡقَٰنِطِينَ ٥٥

Dediler ki: «Seni hak ile müjdeledik, artık sen ümitsizliğe düşmüş olanlardan olma.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ وَمَن يَقۡنَطُ مِن رَّحۡمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ ٥٦

Dedi ki: «Sapıtmışlardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ فَمَا خَطۡبُكُمۡ أَيُّهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ ٥٧

Ve dedi ki: «Ey elçiler! Artık işiniz nedir?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُوٓاْ إِنَّآ أُرۡسِلۡنَآ إِلَىٰ قَوۡمٖ مُّجۡرِمِينَ ٥٨

Dediler ki: «Muhakkak biz, mücrimler olan bir kavime gönderilmişizdir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمۡ أَجۡمَعِينَ ٥٩

«Lût'un efrâd-ı ailesi müstesna. Şüphesiz ki, biz onların hepsini kurtaracağız.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ قَدَّرۡنَآ إِنَّهَا لَمِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ ٦٠

Zevcesi başka, takdir ettik ki, muhakkak o, elbette (azapta) kalacaklardandır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu