008 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

۞ وَإِن جَنَحُواْ لِلسَّلۡمِ فَٱجۡنَحۡ لَهَا وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ ٦١

Ve eğer onlar sulha meylederlerse sen de ona meylet ve Allah Teâlâ'ya tevekkül kıl! Şüphe yok ki, her şeyi bihakkın işitici ve tamamıyla bilici olan ancak O'dur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِن يُرِيدُوٓاْ أَن يَخۡدَعُوكَ فَإِنَّ حَسۡبَكَ ٱللَّهُۚ هُوَ ٱلَّذِيٓ أَيَّدَكَ بِنَصۡرِهِۦ وَبِٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٦٢

Ve eğer sana hile yapmak isterlerse şüphe yok ki, sana Allah Teâlâ kâfidir. O, o zâttır ki, seni nusretiyle ve mü'minler ile teyid buyurmuştur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَلَّفَ بَيۡنَ قُلُوبِهِمۡۚ لَوۡ أَنفَقۡتَ مَا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا مَّآ أَلَّفۡتَ بَيۡنَ قُلُوبِهِمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ أَلَّفَ بَيۡنَهُمۡۚ إِنَّهُۥ عَزِيزٌ حَكِيمٞ ٦٣

Ve onların kalblerinin arasını telif etti ki, eğer yerde bulunanın tamamını sarfedecek olsa idin onların kalpleri arasına ülfet düşüremezdin. Velâkin Allah Teâlâ onların kalpleri arasını telif etti. Şüphe yok ki O azîzdir, hakîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ حَسۡبُكَ ٱللَّهُ وَمَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٦٤

Ey Peygamber! Sana ve sana tâbi olan mü'minlere Allah Teâlâ kâfidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ حَرِّضِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ عَلَى ٱلۡقِتَالِۚ إِن يَكُن مِّنكُمۡ عِشۡرُونَ صَٰبِرُونَ يَغۡلِبُواْ مِاْئَتَيۡنِۚ وَإِن يَكُن مِّنكُم مِّاْئَةٞ يَغۡلِبُوٓاْ أَلۡفٗا مِّنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَفۡقَهُونَ ٦٥

Ey Peygamber! Mü'minleri cihada teşvik et. Eğer sizden sabredici yirmi kişi olsa iki yüze galip olurlar. Ve eğer sizden yüz kişi olsa, kâfir olanlardan bine galip gelirler. Çünkü onlar şüphe yok ki, hakkı anlamaz bir kavimdirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱلۡـَٰٔنَ خَفَّفَ ٱللَّهُ عَنكُمۡ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمۡ ضَعۡفٗاۚ فَإِن يَكُن مِّنكُم مِّاْئَةٞ صَابِرَةٞ يَغۡلِبُواْ مِاْئَتَيۡنِۚ وَإِن يَكُن مِّنكُمۡ أَلۡفٞ يَغۡلِبُوٓاْ أَلۡفَيۡنِ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ مَعَ ٱلصَّٰبِرِينَ ٦٦

Şimdi Allah Teâlâ sizden (yükü) hafifleştirdi ve bilmiştir ki, sizde muhakkak bir zaaf var. İmdi sizden sabredici yüz kişi bulunursa iki yüze galip olurlar. Ve eğer sizden bin kişi bulunursa iki bine galebe ederler, Allah Teâlâ'nın izniyle. Ve Allah Teâlâ sabredenler ile beraberdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَن يَكُونَ لَهُۥٓ أَسۡرَىٰ حَتَّىٰ يُثۡخِنَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ تُرِيدُونَ عَرَضَ ٱلدُّنۡيَا وَٱللَّهُ يُرِيدُ ٱلۡأٓخِرَةَۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٞ ٦٧

Hiç bir peygamber için yerde tamamen kuvvetlenmedikçe esirler edinmesi muvafık değildir. Siz dünya menfaatini istersiniz. Allah Teâlâ ise ahireti irâde buyurur. Ve Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَّوۡلَا كِتَٰبٞ مِّنَ ٱللَّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمۡ فِيمَآ أَخَذۡتُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ ٦٨

Eğer Allah Teâlâ'dan bir yazı geçmiş olmasa idi, almış olduğunuz şey hususunda size elbette pek büyük bir azap dokunurdu.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَكُلُواْ مِمَّا غَنِمۡتُمۡ حَلَٰلٗا طَيِّبٗاۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ ٦٩

Artık ganîmet olarak elde ettiğiniz şeyden helâl ve hoş olarak yeyin ve Allah Teâlâ'dan korkun. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ قُل لِّمَن فِيٓ أَيۡدِيكُم مِّنَ ٱلۡأَسۡرَىٰٓ إِن يَعۡلَمِ ٱللَّهُ فِي قُلُوبِكُمۡ خَيۡرٗا يُؤۡتِكُمۡ خَيۡرٗا مِّمَّآ أُخِذَ مِنكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ ٧٠

Ey Peygamber! Ellerinizde esirlerden olan kimselere de ki: «Eğer Allah Teâlâ sizin kalplerinizde bir hayır bilirse, sizden alınmış olan şeyden daha hayırlısını size verir ve sizin için mağfiret buyurur. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِن يُرِيدُواْ خِيَانَتَكَ فَقَدۡ خَانُواْ ٱللَّهَ مِن قَبۡلُ فَأَمۡكَنَ مِنۡهُمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ ٧١

Ve eğer sana hiyânet etmek isterlerse muhakkak ki, daha evvel Allah Teâlâ'ya hiyânet ettiler de mağlup edilmelerine imkan verdi. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu