بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَهُوَ ٱللَّهُ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَفِي ٱلۡأَرۡضِ يَعۡلَمُ سِرَّكُمۡ وَجَهۡرَكُمۡ وَيَعۡلَمُ مَا تَكۡسِبُونَ ٣

Halbuki göklerde de yerde de Allah O'dur. İçinizi de dışınızı da bilir. Daha ne yapıp kazanacağınızı da bilir.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَمَا تَأۡتِيهِم مِّنۡ ءَايَةٖ مِّنۡ ءَايَٰتِ رَبِّهِمۡ إِلَّا كَانُواْ عَنۡهَا مُعۡرِضِينَ ٤

Böyle iken onlara Rablerinin ayetlerinden bir ayet gelmez ki, ondan yüz çevirmiş olmasınlar.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَقَدۡ كَذَّبُواْ بِٱلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ فَسَوۡفَ يَأۡتِيهِمۡ أَنۢبَٰٓؤُاْ مَا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ٥

Bunun için apaçık hak kendilerine geldiği vakit ona yalan dediler. Fakat alay etmekte oldukları şeyin haberi yakında kendilerine gelecek!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أَلَمۡ يَرَوۡاْ كَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَبۡلِهِم مِّن قَرۡنٖ مَّكَّنَّٰهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مَا لَمۡ نُمَكِّن لَّكُمۡ وَأَرۡسَلۡنَا ٱلسَّمَآءَ عَلَيۡهِم مِّدۡرَارٗا وَجَعَلۡنَا ٱلۡأَنۡهَٰرَ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمۡ فَأَهۡلَكۡنَٰهُم بِذُنُوبِهِمۡ وَأَنشَأۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِمۡ قَرۡنًا ءَاخَرِينَ ٦

Önlerinde kaç nesil, kendilerinden önce nice milletleri helak ettiğimizi görmediler mi? Bu yerde onlara, size vermediklerimizi vermiş, üzerlerine göğü bol bol bırakmış, ırmakları ayaklarının altından akar bir duruma getirmiştik. Öyle iken onları günahları yüzünden helak ettik ve arkalarından yeni bir nesil yarattık.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَوۡ نَزَّلۡنَا عَلَيۡكَ كِتَٰبٗا فِي قِرۡطَاسٖ فَلَمَسُوهُ بِأَيۡدِيهِمۡ لَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٞ ٧

Sana kağıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik, onlar da onu elleriyle yoklasaydılar, muhakkak o küfürlerinde inat edenler yine «Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir.» diyeceklerdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَقَالُواْ لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡهِ مَلَكٞۖ وَلَوۡ أَنزَلۡنَا مَلَكٗا لَّقُضِيَ ٱلۡأَمۡرُ ثُمَّ لَا يُنظَرُونَ ٨

Bir de «Şuna bir melek indirilse de görsek?» diyorlar. Eğer öyle bir melek indirseydik muhakkak iş bitirilmiş olur, kendilerine bir an bile göz açtırılmazdı!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَوۡ جَعَلۡنَٰهُ مَلَكٗا لَّجَعَلۡنَٰهُ رَجُلٗا وَلَلَبَسۡنَا عَلَيۡهِم مَّا يَلۡبِسُونَ ٩

Kendisini bir melek de yapsaydık, yine onu bir erkek kılacak ve onları yine düştükleri şüpheye düşürecektik.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدِ ٱسۡتُهۡزِئَ بِرُسُلٖ مِّن قَبۡلِكَ فَحَاقَ بِٱلَّذِينَ سَخِرُواْ مِنۡهُم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ١٠

Andolsun ki, senden önce gönderilen peygamberlerle de eğlenildi, ancak o eğlendikleri hak, o maskaralığı yapanları çepeçevre kuşatıverdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ ثُمَّ ٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُكَذِّبِينَ ١١

De ki: «Yeryüzünde dolaşın da peygamberlere yalancı diyenlerin sonunun nasıl olduğunu bir görün!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قُل لِّمَن مَّا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ قُل لِّلَّهِۚ كَتَبَ عَلَىٰ نَفۡسِهِ ٱلرَّحۡمَةَۚ لَيَجۡمَعَنَّكُمۡ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ لَا رَيۡبَ فِيهِۚ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ فَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ ١٢

De ki: «Göklerde ve yerde ne varsa kimindir?» «Allah'ındır!» de. O, merhametli olmayı kendine yazdı. Muhakkak sizi varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacak. Kendilerine yazık edenler iman etmezler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

۞ وَلَهُۥ مَا سَكَنَ فِي ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِۚ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ ١٣

Oysa gecede, gündüzde barınan herşey O'nundur. İşiten ve bilen ancak O'dur.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00