044 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ٧

O, göklerin, yerin ve bütün aralarındakilerin Rabbidir, kesin inanıyorsanız.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمۡ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٨

O'ndan başka tanrı yoktur. Hem diriltir, hem de öldürür; hem sizin Rabbiniz, hem de önceki atalarınızın Rabbidir.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ يَلۡعَبُونَ ٩

Fakat onlar şüphe içinde oynuyorlar.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَٱرۡتَقِبۡ يَوۡمَ تَأۡتِي ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٖ مُّبِينٖ ١٠

O halde o göğün açık bir duman ile geleceği günü gözetle

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يَغۡشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٞ ١١

ki insanları saracaktır; bu acı bir azaptır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

رَّبَّنَا ٱكۡشِفۡ عَنَّا ٱلۡعَذَابَ إِنَّا مُؤۡمِنُونَ ١٢

«Ey Rabbimiz, bizden bu azabı aç; çünkü biz inanıyoruz.» diyecekler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكۡرَىٰ وَقَدۡ جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مُّبِينٞ ١٣

Onlara düşünmek, ibret almak nerede? Kendilerine apaçık anlatan bir peygamber geldi de,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

ثُمَّ تَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٞ مَّجۡنُونٌ ١٤

sonra ondan döndüler. «Bu öğretilmiş bir delidir.» dediler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلۡعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمۡ عَآئِدُونَ ١٥

Biz o azabı biraz açacağız, fakat siz yine (eski halinize) döneceksiniz.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يَوۡمَ نَبۡطِشُ ٱلۡبَطۡشَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ ١٦

Ama (kendilerini) o büyük şiddetle sıkıvereceğimiz gün, muhakkak Biz intikam alacağız.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

۞ وَلَقَدۡ فَتَنَّا قَبۡلَهُمۡ قَوۡمَ فِرۡعَوۡنَ وَجَآءَهُمۡ رَسُولٞ كَرِيمٌ ١٧

Andolsun ki, onlardan önce Firavun'un kavmini fitneye düşürdük; onlara da şöyle söyleyen değerli bir peygamber gelmişti:

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu