085 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلۡبُرُوجِ ١

Kasem olsun, burçlar sahibi semâya,

– Ali Fikri Yavuz

وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡمَوۡعُودِ ٢

O vaad edilen güne (kıyamete),

– Ali Fikri Yavuz

وَشَاهِدٖ وَمَشۡهُودٖ ٣

Cumaya ve arefe gününe ki,

– Ali Fikri Yavuz

قُتِلَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡأُخۡدُودِ ٤

(Eski devirlerde müminlere çeşitli eziyetler yapan ve) Ashab-ı Uhdûd (diye adlanan kavim lânet edildiği gibi, Mekke müşrikleri de) lânetlenmiştir.

– Ali Fikri Yavuz

ٱلنَّارِ ذَاتِ ٱلۡوَقُودِ ٥

İşkenceleri (Uhdûd’un), alevli ateştendi.

– Ali Fikri Yavuz

إِذۡ هُمۡ عَلَيۡهَا قُعُودٞ ٦

O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular;

– Ali Fikri Yavuz

وَهُمۡ عَلَىٰ مَا يَفۡعَلُونَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ شُهُودٞ ٧

Ve müminlere yaptıklarına, (onları yakmalarına) şahid bulunuyorlardı.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَا نَقَمُواْ مِنۡهُمۡ إِلَّآ أَن يُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَمِيدِ ٨

Müminlere kızdıkları da, ancak Azîz, Hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi.

– Ali Fikri Yavuz

ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدٌ ٩

O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur; ve Allah her şeye şahiddir.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُواْ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ ثُمَّ لَمۡ يَتُوبُواْ فَلَهُمۡ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمۡ عَذَابُ ٱلۡحَرِيقِ ١٠

Muhakkak ki, mümin erkeklerle mümin kadınlara eziyet edenler, sonra da tevbe etmiyenler (var ya), işte onlara cehennem azabı var ve onlara yangın azabı var...

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمۡ جَنَّٰتٞ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۚ ذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡكَبِيرُ ١١

İman edib salih ameller işliyenlere gelince; onlara (ağaçları ve evleri) altından ırmaklar akar cennetler var. İşte büyük kurtuluş budur... (*) Dikkat! Secde âyetidir.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu