090 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَيَحۡسَبُ أَن لَّن يَقۡدِرَ عَلَيۡهِ أَحَدٞ ٥

O kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnsan hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

– Seyyid Kutub

İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

– Diyanet İşleri

يَقُولُ أَهۡلَكۡتُ مَالٗا لُّبَدًا ٦

“Ben yığın yığın mal telef ettim” diyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yığın yığın mal tüketmişimdir diyor.

– Seyyid Kutub

"Yığınla mal harcadım" diyor.

– Diyanet İşleri

أَيَحۡسَبُ أَن لَّمۡ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ ٧

Onu bir gören olmadı mı sanıyor?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?

– Seyyid Kutub

Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?

– Diyanet İşleri

أَلَمۡ نَجۡعَل لَّهُۥ عَيۡنَيۡنِ ٨

Vermedik mi Biz ona iki göz

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz ona iki göz vermedik mi?

– Seyyid Kutub

Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?

– Diyanet İşleri

وَلِسَانٗا وَشَفَتَيۡنِ ٩

ve bir dil ve iki dudak?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir dil, iki dudak vermedik mi?

– Seyyid Kutub

Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?

– Diyanet İşleri

وَهَدَيۡنَٰهُ ٱلنَّجۡدَيۡنِ ١٠

İki de tepe gösterdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz ona eğri ve doğru iki yol göstermedik mi?

– Seyyid Kutub

Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?

– Diyanet İşleri

فَلَا ٱقۡتَحَمَ ٱلۡعَقَبَةَ ١١

Fakat o göğüs veremedi o akabeye (sarp yokuşa).

– Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat o zor geçidi aşmaya girişmedi.

– Seyyid Kutub

Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.

– Diyanet İşleri

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡعَقَبَةُ ١٢

Bildin mi o sarp yokuş ne?

– Elmalılı Hamdi Yazır

O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?

– Seyyid Kutub

Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?

– Diyanet İşleri

فَكُّ رَقَبَةٍ ١٣

Fekk-i rakabe (esir bir boyun kurtarmak).

– Elmalılı Hamdi Yazır

O geçit bir köle ve esir azad etmektir.

– Seyyid Kutub

O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.

– Diyanet İşleri

أَوۡ إِطۡعَٰمٞ فِي يَوۡمٖ ذِي مَسۡغَبَةٖ ١٤

Veya salgın bir açlık gününde yemek yedirmek

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yahut açlık gününde doyurmaktır.

– Seyyid Kutub

Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

– Diyanet İşleri

يَتِيمٗا ذَا مَقۡرَبَةٍ ١٥

yakınlığı olan bir yetime

– Elmalılı Hamdi Yazır

Akraba olan yetimi,

– Seyyid Kutub

Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu