Sûrenin Adı
Bu sure adını 46-47. ayetlerde geçen el-a'raf'tan almaktadır.
Nüzul Zamanı
Surede anlatılan konular hakkında yapılacak dikkatli bir inceleme bu sure ile En'am suresinin hemen hemen aynı
zamanda, yani Hz. Peygamber'in (s.a) Mekke'de geçen hayatının son yıllarında nazil olduklarını gösterir. Ancak
hangisinin daha önce geldiği kesin olarak bilinmemekte. Her halukârda, En'am ve A'raf surelerinin ele aldıkları konular
ve anlatım biçimleri arasındaki benzerlik, bu iki surenin de aynı döneme ait olduklarını açıkça ortaya koymaktadır.
İkisi de aynı tarihsel arka-plana sahip olduklarından, okuyucu En'am suresinin mukaddimesini de göz önünde
bulundurmalıdır.
Konu
Surenin ana konusu, dikkat çekici bir uslûpla, "Hz. Muhammed'e (s.a) gönderilen 'İlâhî Tebliğ'e çağrı'dır. Bu, Hz.
Peygamber'in (s.a) Mekkelilere yaptığı uzun süren nasihatleri neticesinde, onlar üzerinde bir tesir görülmemesi
nedeniyledir. Hatta onlar, Peygamber'in (s.a) davetine karşı adeta sağır bir kulak kesilmişler ve o kadar inatçı, o
kadar vurdumduymaz olmuşlardı ki, neticede Hz. Peygamber'e (s.a), yalnızca Mekkelilerle uğraşmayı bırakıp başka
insanlara da yönelmesi emrolunmuştu. Bundan dolayı Mekkelilere ilâhî Daveti kabul etmeleri için sürekli çağrıda
bulunulmasının yanında, daha önceki kavimlerin, peygamberlerine karşı takındıkları yanlış tavırlarının sonuçları sert
bir dille anlatılarak, bu hususa dikkatleri çekilmektedir. (O vakitte Hz. Peygamber (s.a) Mekke'den hicret etmek
üzereydi.) Hitabın sonuç bölümü, Hz. Peygamber'in (s.a) ileride kendileriyle ilişkiler içinde olacağı Ehl-i Kitab'a
yöneltilmektedir. Bu, hicret vaktinin artık yaklaşmakta olduğunun, "mesaj"ın öncekilerde olduğu gibi sadece kendi
kavmine münhasır kalmayıp bütün insanlığa yayılacağının ifadesi idi.
Yahudilere hitab edildiğinde, onların peygamberlik müessesesine karşı münafıkça tutumlarının sonuçlarına işaret
edilmektedir. Çünkü onlar sözle Hz. Musa'ya inandıklarını söylüyorlar, yalandan ibadet ediyorlar, fakat gerçekte onun
öğretisine karşı gelerek ve itaattan kaçındılar. Bütün bu tavırlarının neticesi olarak, alçaklık ve rezillikle
suçlandılar.
Surenin sonunda, Hz. Peygamber (s.a) ve ona uyanlara, İslam'ın tebliğ vazifesini hikmetlice yapabilmeleri için, bazı
talimatlar verilmektedir. En önemlisi; muhaliflerin tahriklerine karşılık verme konusunda, kendilerini tutma ve
sabretme hususuydu. Ayrıca, hislerin etkisiyle, hedeflerine zarar verecek herhangi bir yanlış adımın atılmaması tavsiye
edilmektedir.
Ana Fikir: İlâhî Çağrı'ya Davet
Konular ve birbirleriyle alâkaları
1-10: Bu bölümde; bütün insanlar, Hz. Muhammed (s.a) vasıtasıyla, kendilerine gönderilmiş olan Mesaj'ı izlemeye davet
edilmekte ve bunu reddedişin sonuçları hakkında da uyarılmaktalar.
11-25: Hz. Adem'in hikâyesi, onun zürriyetinin, şeytanın tuzaklarına karşı uyarılması gayesiyle nakledilmektedir.
Çünkü Şeytan, (Hz. Adem ve Havva örneğinde de görüldüğü gibi) her an onları saptırmaya hazırdır.
26-53: Bu bölüm; bazı İlâhi talimatları ve bunların Şeytan'ın talimatları ile olan zıdlıklarını içermekte olup her
ikisinin sonuçlarının ve meyvelerinin bir resmi çizilmektedir.
54-58: Yeri, göğü ve onlarda olan herşeyi yaratan Allah tarafından gönderildiği için bu mesaj'a uyulmalıdır; o mesaj
ki; O'nun, kuru toprağı diriltmek için indirdiği yağmura benzer.
59-171: Bazı meşhur Peygamberlerin -Nuh, Hud, Salih, Lut, Şuayb, Musa- (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun)
hayatlarından olaylar, bu İlâhî Çağrıyı reddedişin kötü sonuçlarını gözler önüne sermek için verilmekte, ve yine bu
maksatla, Hz. Muhammed'in (s.a) azabtan kurtulmaları için yaptığı, daveti kabullenme ve izlemeye- çağrı, hitap ve
konuşmaları nakledilmektedir.
172-174: Bir önceki bölümün sonunda, İsrailoğulları ile yapılmış antlaşmadan bahsedilirken, tüm insanlığa daha en
başta Adem'in Allah'ın halifesi olarak atandığı zaman yapılan sözleşmeye münasip bir şekilde telmihte bulunularak, onun
zürriyetinden gelen bütün insanların verilen o ahdi hatırlaması ve Hz. Peygamber (s.a) tarafından kendilerine sunulan
Mesaj'ı kabul edip izlemeleri gerçeğine dikkat çekilmektedir.
175-179: Mesaj hakkında bilgisi olduğu halde buna aldırış etmeyen insanın örneği, bu çağrıyı bâtıl addedenlere bir
ihtar olsun diye verilmektedir. Mesajı tanımak için bütün kapasitelerini kullanmaya teşvik edilmekteler. Aksi halde
cehennem onların kalacağı yer olacaktır.
180-198: Surenin bu sonuç kısmında, Mesaj'ı anlamak için melekelerini doğru dürüst kullanamayanların bazı
sapkınlıklarına değinilmekte, bu kimseler uyarılmakta ve Hz. Peygamber'in (s.a) çağrısına karşı gösterdikleri düşmanca
tutumların ciddi sonuçları konusunda bunlara ikazda bulunulmaktadır.
199-206: Sonuçta, Hz. Peygamber'e ve O'na uyanlara, davete karşı gelen ve ondan yüz çevirenlere karşı takınmaları
gereken tavırlar hususunda bazı talimatlar verilmektedir.
Kaynak: Mevdûdî - Tefhimu'l Kur'an