033 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لِّيَسۡـَٔلَ ٱلصَّٰدِقِينَ عَن صِدۡقِهِمۡۚ وَأَعَدَّ لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابًا أَلِيمٗا ٨

Sâdıklara sadâkatlerinden soracağı için, kâfirler için ise elîm bir azab hazırladık..

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ إِذۡ جَآءَتۡكُمۡ جُنُودٞ فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا وَجُنُودٗا لَّمۡ تَرَوۡهَاۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرًا ٩

Ey o bütün iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın: O vakit ki size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve görmediğiniz ordular salıvermiştik ve ne yapıyordunuz Allah görüyordu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِذۡ جَآءُوكُم مِّن فَوۡقِكُمۡ وَمِنۡ أَسۡفَلَ مِنكُمۡ وَإِذۡ زَاغَتِ ٱلۡأَبۡصَٰرُ وَبَلَغَتِ ٱلۡقُلُوبُ ٱلۡحَنَاجِرَ وَتَظُنُّونَ بِٱللَّهِ ٱلظُّنُونَا۠ ١٠

O vakit ki hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan; ve o vakit ki gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı ve Allah’a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

هُنَالِكَ ٱبۡتُلِيَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَزُلۡزِلُواْ زِلۡزَالٗا شَدِيدٗا ١١

İşte burada mü’minler imtihan olunmuş ve şiddetli bir surette sarsılmışlar da sarsılmışlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذۡ يَقُولُ ٱلۡمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ مَّا وَعَدَنَا ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥٓ إِلَّا غُرُورٗا ١٢

Ve o vakit ki münafıklar ve kalblerinde bir maraz bulunanlar “Allah ve Resûlü bize bir aldanıştan başka bir vaad yapmamış” diyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذۡ قَالَت طَّآئِفَةٞ مِّنۡهُمۡ يَٰٓأَهۡلَ يَثۡرِبَ لَا مُقَامَ لَكُمۡ فَٱرۡجِعُواْۚ وَيَسۡتَـٔۡذِنُ فَرِيقٞ مِّنۡهُمُ ٱلنَّبِيَّ يَقُولُونَ إِنَّ بُيُوتَنَا عَوۡرَةٞ وَمَا هِيَ بِعَوۡرَةٍۖ إِن يُرِيدُونَ إِلَّا فِرَارٗا ١٣

Ve o vakit ki bunlardan bir tâife “ey Yesrib ahâlisi! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün” diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamber’den izin istiyor, “cidden evlerimiz açıktır” diyorlardı, hâlbuki açık değil, sırf kaçmak istiyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَوۡ دُخِلَتۡ عَلَيۡهِم مِّنۡ أَقۡطَارِهَا ثُمَّ سُئِلُواْ ٱلۡفِتۡنَةَ لَأٓتَوۡهَا وَمَا تَلَبَّثُواْ بِهَآ إِلَّا يَسِيرٗا ١٤

Ve eğer onların her tarafından üzerlerine girilse de sonra kendilerinden fitne istenilse derhâl onu yapacaklardı, onunla da pek az duracaklardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدۡ كَانُواْ عَٰهَدُواْ ٱللَّهَ مِن قَبۡلُ لَا يُوَلُّونَ ٱلۡأَدۡبَٰرَۚ وَكَانَ عَهۡدُ ٱللَّهِ مَسۡـُٔولٗا ١٥

Hâlbuki bundan evvel Allah’a ahid vermişlerdi: Arkalarını dönmeyeceklerdi, Allah’ın ahdi ise mes’ûliyetlidir, mutlak sorulur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قُل لَّن يَنفَعَكُمُ ٱلۡفِرَارُ إِن فَرَرۡتُم مِّنَ ٱلۡمَوۡتِ أَوِ ٱلۡقَتۡلِ وَإِذٗا لَّا تُمَتَّعُونَ إِلَّا قَلِيلٗا ١٦

De ki: “Eğer ölümden veya katlolunmadan kaçıyorsanız kaçmak size asla menfaat vermez, bi’l-farz verdiği takdirde de istifade ettirilmezsiniz, meğer ki pek az”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قُلۡ مَن ذَا ٱلَّذِي يَعۡصِمُكُم مِّنَ ٱللَّهِ إِنۡ أَرَادَ بِكُمۡ سُوٓءًا أَوۡ أَرَادَ بِكُمۡ رَحۡمَةٗۚ وَلَا يَجِدُونَ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا ١٧

De ki: “Kimin haddine ki sizi Allah’tan saklasın, şayet size bir felâket murad eder, yahut size bir rahmet murad ederse?” Hem Allah’tan başka kendilerine bir velî de bulamazlar bir nasîr de.

– Elmalılı Hamdi Yazır

۞ قَدۡ يَعۡلَمُ ٱللَّهُ ٱلۡمُعَوِّقِينَ مِنكُمۡ وَٱلۡقَآئِلِينَ لِإِخۡوَٰنِهِمۡ هَلُمَّ إِلَيۡنَاۖ وَلَا يَأۡتُونَ ٱلۡبَأۡسَ إِلَّا قَلِيلًا ١٨

Allah şüphesiz biliyor: İçinizden o savsaklayanları, ve ihvanlarına “bize gelin” diyenleri ki harbe pek az geliyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu