Sûrenin Adı
Birinci ayatteki "adiyat" kelimesi bu sureye isim olmuştur.
Nüzul Zamanı
Adiyat Suresi'nin Mekkî mi, Medenî mi olduğunda ihtilaf vardır. Abdullah b. Mesud, Cabir, Hasan Basrî, İkrime ve Ata
bu surenin Mekkî olduğunu söylemişlerdir. Enes b. Malik ve Katade ise surenin Medenî olduğunu belirtmişlerdir. İbn
Abbas'tan iki kavil menkuldür. Bunların birisi surenin Mekkî, diğeri ise surenin Medenî olduğu yolundadır. Ama surenin
beyan üslubundan sadece Mekkî olduğu değil, aynı zamanda Mekke döneminin başlangıcında nazil olan surelerden olduğu
anlaşılmaktadır.
Konu
Bu surenin maksadı, insanın ahireti inkar etmesinin veya ondan gafil olmasının, onu ahlâkî bakımdan aşağı seviyeye
düşüreceğini anlatmaktadır. Bunun yanısıra, ahirete insanların sadece zahiri amellerinden değil, kalplerdeki gizli
sırlardan da hesap sorulacağı ifade edilmiştir.
Arabistan'da yaygın olan anarşiden herkesin perişan ve rahatsız olması bunun delili olarak ileri sürülmüştür. Çünkü o
dönemde, her tarafta savaş, kan ve zulüm yaygındı. Kabileler birbirini helak etmekteydi. Hiç kimse geceleri rahatça
uyuyamazdı. Çünkü fecr zamanı hücum edebilecek düşmanın saldırı tehlikesi ile karşı karşışaydı. Bu durum bütün
Arabistan'da yaygındı ve onun kötülüğünü herkes hissetmekteydi. Zalim ve tecavüzkar olan kişi başarı kazandığı zaman
memnun olurdu. Mazlum olan ise matem içinde kalırdı. Ama muzaffer olan zalim zulme uğradığında, anarşinin ne kadar kötü
olduğunu hissederdi. Buna işaret edilerek buyurulmuştur ki, insan ölümden sonraki hayatı ve Allah (c.c.) huzurunda
hesap vermeyi bilmeden Rabb'ına karşı nankörlük yapmaktadır. Allah'ın verdiği kuvvetleri zulm, savaş ve kan dökmek için
kullanmaktadır. Mal sevgisi gözünü o kadar kör etmiştir ki, bütün gayri meşru ve çirkin yolları bile ne pahasına olursa
olsun elde etmek ister. Onun bu hali, Rabb'inin verdiği kuvvetleri yanlış yerlere kullanmakta ve Rabb'ine karşı
nankörlük etmekte olduğuna kendi kendine şahitlik etmektedir. Kalbinde gizli olup bu dünyada böyle hareket etmeye onu
teşvik eden niyetleri, maksatları ve gizli iradelerinin, kabirden kalktığı zaman açığa vurulacağını bilseydi kesinlikle
bu tavrı takınmayacaktı. O an insanların Rabb'inin, kimin iyi olduğunu, kimin kime nasıl davrandığını en iyi bilen
olduğunu anlayacaklardır.
Kaynak: Mevdûdî - Tefhimu'l Kur'an