بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَهَٰذَا ٱلۡبَلَدِ ٱلۡأَمِينِ ٣
Ve bu beledi emîne.
Ve şu emin kente,
Bu güvenli şehre (Mekke’ye) andolsun ki,
ve şu emîn şehre ki,
Andolsun bu güvenli Mekke şehrine,
لَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ فِيٓ أَحۡسَنِ تَقۡوِيمٖ ٤
Ki biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.
Doğrusu Biz; insanı en güzel biçimde yarattık,
Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
biz, hakıykat, insanı en güzel bir biçimde yaratdık.
Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık,
ثُمَّ رَدَدۡنَٰهُ أَسۡفَلَ سَٰفِلِينَ ٥
Sonra da çevirdik esfeli sâfilîne kaktık.
Sonra onu, aşağıların aşağısına döndürdük.
Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.
Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik.
Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.
إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَلَهُمۡ أَجۡرٌ غَيۡرُ مَمۡنُونٖ ٦
Ancak iman edip yararlı ameller yapan kimseler başka, onlar için kesilmez bir ecir vardır.
Yalnız iman edip salih amel işleyenler müstesna. Onlara kesintisiz mükafat vardır.
Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.
Ancak îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar başka. Çünkü onlar için (bitmez) kesilmez mükâfat vardır.
Yalnız inanan iyi işler yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir mükafat vardır.
فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعۡدُ بِٱلدِّينِ ٧
O halde sana dîni ne tekzîb ettirir?
Öyleyse bundan sonra hangi şey sana dini yalanlatabilir?
(Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?
O halde (bunca delillerin huzuurundan) sonra hangi şey (haber verdiğin o ba's ve) ceza husuusunda sana yalan isnâd edebilir?
Ey insan! Öyleyken sana dini yalan saydırtan nedir?
أَلَيۡسَ ٱللَّهُ بِأَحۡكَمِ ٱلۡحَٰكِمِينَ ٨
Allah "Ahkemülhâkimîn" değil mi?
Allah; hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil mi?
Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?
Allah, haakimlerin haakimi değil mi?
Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?