بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلۡقَمَرِ إِذَا تَلَىٰهَا ٢

Ve aya: uyduğu zaman ona.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ardından gelmekte olan aya.

– İbni Kesir

Onu izlediğinde Ay’a andolsun,

– Diyanet İşleri

(ışık almakda) ona tabî olduğu zaman aya,

– Hasan Basri Çantay

Ardından gelmekte olan Ay'â,

– Seyyid Kutub

وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا ٣

Ve gündüze: Açtığı zaman onu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu açığa çıkardığında gündüze,

– İbni Kesir

Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

– Diyanet İşleri

ona parlaklık verdiği zaman gündüze,

– Hasan Basri Çantay

Onu ortaya koyan gündüze,

– Seyyid Kutub

وَٱلَّيۡلِ إِذَا يَغۡشَىٰهَا ٤

Ve geceye: Sararken onu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Örtüp bürüdüğünde geceye,

– İbni Kesir

Onu bürüdüğünde geceye andolsun,

– Diyanet İşleri

onu örtüb büründüğü zaman geceye,

– Hasan Basri Çantay

Onu bürüyen geceye,

– Seyyid Kutub

وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا ٥

Ve göğe ve onun bina edene.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göğe ve onu bina edene,

– İbni Kesir

Göğe ve onu bina edene andolsun,

– Diyanet İşleri

göğe ve onu bina edene,

– Hasan Basri Çantay

Göğe ve onu yapana,

– Seyyid Kutub

وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا طَحَىٰهَا ٦

Ve yere ve onu döşeyene.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yere ve onu yayana,

– İbni Kesir

Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

– Diyanet İşleri

yere ve onu yayıb döşeyene,

– Hasan Basri Çantay

Yere ve onu yayana.

– Seyyid Kutub

وَنَفۡسٖ وَمَا سَوَّىٰهَا ٧

Ve bir nefse ve onu düzenleyene.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Nefse ve onu düzenleyene,

– İbni Kesir

(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

– Diyanet İşleri

herbir nefse ve onu düzenleyene,

– Hasan Basri Çantay

Kişiye ve onu şekillendirene,

– Seyyid Kutub

فَأَلۡهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقۡوَىٰهَا ٨

Sonra da ona bozukluğunu ve korunmasını ilham eyleyene ki.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da ona, hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene,

– İbni Kesir

(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

– Diyanet İşleri

sonra da ona hem kötülüğü, hem (ondan) sakınmayı ilham edene ki,

– Hasan Basri Çantay

Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene andolsun ki,

– Seyyid Kutub

قَدۡ أَفۡلَحَ مَن زَكَّىٰهَا ٩

Gerçek felâh bulmuştur onu temizlikle parlatan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu arıtan, gerçekten felaha ermiştir,

– İbni Kesir

(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

– Diyanet İşleri

onu tertemiz yapan kişi muhakkak umduğuna ermiş,

– Hasan Basri Çantay

Kendini arıtan saadete ermiştir.

– Seyyid Kutub

وَقَدۡ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا ١٠

Ve ziyan etmiştir onu kirletip gömen.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onu örtüp kirleten ise muhakkak ziyana uğramıştır.

– İbni Kesir

Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

– Diyanet İşleri

onu alabildiğine örten kişi ise elbette ziyana uğramışdır.

– Hasan Basri Çantay

Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.

– Seyyid Kutub

كَذَّبَتۡ ثَمُودُ بِطَغۡوَىٰهَآ ١١

Semûd inanmadı azgınlığından.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Semud, azgınlığı yüzünden yalanladı.

– İbni Kesir

Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı.

– Diyanet İşleri

Semuud (kavmî), azgınlığı yüzünden (peygamberlerini) tekzibetdi,

– Hasan Basri Çantay

Semud kavmi azgınlığı yüzünden Hakkı yalanladı.

– Seyyid Kutub

إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشۡقَىٰهَا ١٢

O en yaramazları fırladığı zaman.

– Elmalılı Hamdi Yazır

En azgınları ileri tıldığında.

– İbni Kesir

Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.

– Diyanet İşleri

(O kavmin) en şakıysi ayaklandığı zaman.

– Hasan Basri Çantay

İçinden azgını ileri atılınca

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu