بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشۡقَىٰهَا ١٢
O en yaramazları fırladığı zaman.
En azgınları ileri tıldığında.
Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.
(O kavmin) en şakıysi ayaklandığı zaman.
İçinden azgını ileri atılınca
فَقَالَ لَهُمۡ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقۡيَٰهَا ١٣
Ki o vakit demişti onlara Allah’ın Resul’ü: Gözetin Allah’ın nâkasını ve sulanışını.
Allah'ın peygamberi onlara: Allah'ın devesi ve onun su hakkı, demişti.
Allah’ın Resûlü de onlara şöyle demişti: “Allah’ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun.”
(Halbuki daha evvel) Allahın peygamberi onlara «Allahın dişi devesine ve onun su içme (nevbetine) dikkat edin» demişdi.
Allah'ın elçisi onlara: 'Allah'ın devesine ve onun su içme hakkına dokunmayın' dedi.
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمۡدَمَ عَلَيۡهِمۡ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمۡ فَسَوَّىٰهَا ١٤
Fakat inanmadılar ona da devirdiler onu Âlemlerin Rabb’i de günahlarını başlarına geçiri geçiriverdi de o yeri düzleyiverdi.
Fakat onu yalanladılar ve derken deveyi kestiler. Bunu üzerine günahları sebebiyle Rabbları onları kırıp geçirerek yerle bir etti.
Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.
Fakat onu tekzîb etdiler, derken o (deveyi) sinirleyib öldürdüler. Bundan dolayı Rableri (nin azâbı) da onları, günâhları sebebiyle, örtüverdi. öyle ki hepsini bir yapdı (helak etdi),
Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rabbleri de, günahları yüzünden azabı başlarına geçirdi, orayı dümdüz etti.
وَلَا يَخَافُ عُقۡبَٰهَا ١٥
Öyle ya o sonundan korkacak değil ki.
Bunun sonundan hiç korkmayarak.
Allah, bunun sonucundan çekinmez de!
bunun sonundan (hiç bir vech ile) korkmayarak!
Allah bu işin sonundan korkmaz.