بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ﴿٩

Bir dil, iki dudak vermedik mi?

— Seyyid Kutub

وَهَدَيْنَٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ ﴿١٠

Biz ona eğri ve doğru iki yol göstermedik mi?

— Seyyid Kutub

فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ ﴿١١

Fakat o zor geçidi aşmaya girişmedi.

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ ﴿١٢

O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?

— Seyyid Kutub

فَكُّ رَقَبَةٍ ﴿١٣

O geçit bir köle ve esir azad etmektir.

— Seyyid Kutub

أَوْ إِطْعَٰمٌ فِى يَوْمٍ ذِى مَسْغَبَةٍ ﴿١٤

Yahut açlık gününde doyurmaktır.

— Seyyid Kutub

يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ﴿١٥

Akraba olan yetimi,

— Seyyid Kutub

أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ﴿١٦

Hiçbir şeyi olmayan yoksulu,

— Seyyid Kutub

ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَوَاصَوْاْ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْاْ بِٱلْمَرْحَمَةِ ﴿١٧

Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak.

— Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ ﴿١٨

İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا هُمْ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ ﴿١٩

Ayetlerimizi inkar edenler. İşte onlar amel defterleri soldan verilenlerdir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR