بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَلَمْ نَجْعَل لَّهُۥ عَيْنَيْنِ ٨

Biz; onun için iki göz var etmedik mi?

– İbni Kesir

وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ٩

Bir dil ve iki dudak.

– İbni Kesir

وَهَدَيْنَٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ ١٠

Biz; ona iki de yol gösterdik.

– İbni Kesir

فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ ١١

Ama o, sarp yokuşu aşmaya girişemedi.

– İbni Kesir

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ ١٢

Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin?

– İbni Kesir

فَكُّ رَقَبَةٍ ١٣

Bir kul azad etmektir.

– İbni Kesir

أَوْ إِطْعَٰمٌ فِى يَوْمٍ ذِى مَسْغَبَةٍ ١٤

Yahut açlık gününde yemek yedirmektir,

– İbni Kesir

يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ١٥

Yakınlığı olan bir yetime,

– İbni Kesir

أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ١٦

Yahut yerde sürünen bir yoksula.

– İbni Kesir

ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَوَاصَوْاْ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْاْ بِٱلْمَرْحَمَةِ ١٧

Sonra da iman edenlerden, birbirine sabrı tavsiye, merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.

– İbni Kesir

أُوْلَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ ١٨

İşte bunlar, sağcılardır.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu