بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَقُولُ أَهۡلَكۡتُ مَالٗا لُّبَدًا ٦

Yığın yığın mal tüketmişimdir, diyor.

– İbni Kesir

أَيَحۡسَبُ أَن لَّمۡ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ ٧

Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?

– İbni Kesir

أَلَمۡ نَجۡعَل لَّهُۥ عَيۡنَيۡنِ ٨

Biz; onun için iki göz var etmedik mi?

– İbni Kesir

وَلِسَانٗا وَشَفَتَيۡنِ ٩

Bir dil ve iki dudak.

– İbni Kesir

وَهَدَيۡنَٰهُ ٱلنَّجۡدَيۡنِ ١٠

Biz; ona iki de yol gösterdik.

– İbni Kesir

فَلَا ٱقۡتَحَمَ ٱلۡعَقَبَةَ ١١

Ama o, sarp yokuşu aşmaya girişemedi.

– İbni Kesir

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡعَقَبَةُ ١٢

Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin?

– İbni Kesir

فَكُّ رَقَبَةٍ ١٣

Bir kul azad etmektir.

– İbni Kesir

أَوۡ إِطۡعَٰمٞ فِي يَوۡمٖ ذِي مَسۡغَبَةٖ ١٤

Yahut açlık gününde yemek yedirmektir,

– İbni Kesir

يَتِيمٗا ذَا مَقۡرَبَةٍ ١٥

Yakınlığı olan bir yetime,

– İbni Kesir

أَوۡ مِسۡكِينٗا ذَا مَتۡرَبَةٖ ١٦

Yahut yerde sürünen bir yoksula.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu