بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَقُولُ أَهۡلَكۡتُ مَالٗا لُّبَدًا ٦

Ben yığın yığın mal telef ettim diyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَيَحۡسَبُ أَن لَّمۡ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ ٧

Onu bir gören olmadı mı zann ediyor?

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَلَمۡ نَجۡعَل لَّهُۥ عَيۡنَيۡنِ ٨

Vermedik mi biz ona iki göz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلِسَانٗا وَشَفَتَيۡنِ ٩

Ve bir dil ve iki dudak;.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَهَدَيۡنَٰهُ ٱلنَّجۡدَيۡنِ ١٠

İki de tepe gösterdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَا ٱقۡتَحَمَ ٱلۡعَقَبَةَ ١١

Fakat o göğüs veremedi o (akabeye) sarp yokuşa.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡعَقَبَةُ ١٢

Bildin mi o sarp yokuş ne?

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَكُّ رَقَبَةٍ ١٣

(Fekki rakabe) esîr bir boyun kurtarmak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَوۡ إِطۡعَٰمٞ فِي يَوۡمٖ ذِي مَسۡغَبَةٖ ١٤

Veya salgın bir açlık gününde yemek yedirmek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَتِيمٗا ذَا مَقۡرَبَةٍ ١٥

Yakınlığı olan bir yetîme.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَوۡ مِسۡكِينٗا ذَا مَتۡرَبَةٖ ١٦

Veya toprak döşenen bir miskîne.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu