بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَوۡ إِطۡعَٰمٞ فِي يَوۡمٖ ذِي مَسۡغَبَةٖ ١٤

Veya salgın bir açlık gününde yemek yedirmek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَتِيمٗا ذَا مَقۡرَبَةٍ ١٥

Yakınlığı olan bir yetîme.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَوۡ مِسۡكِينٗا ذَا مَتۡرَبَةٖ ١٦

Veya toprak döşenen bir miskîne.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلصَّبۡرِ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلۡمَرۡحَمَةِ ١٧

Sonra olmadı o iman edip de sabra vasiyyetleşen ve merhamete vasiyyetleşenlerden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أُوْلَٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ ١٨

Ki onlardır işte meymenet sahibleri (Ashab-ı meymene).

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا هُمۡ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ ١٩

Âyetlerimize küfr edenler ise onlardır işte: Şeâmet sahibleri (Ashab-ı meşeme).

– Elmalılı Hamdi Yazır

عَلَيۡهِمۡ نَارٞ مُّؤۡصَدَةُۢ ٢٠

Üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu