بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْغَٰشِيَةِ ﴿١

Ey insanoğlu! Herşeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?

— Seyyid Kutub

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَٰشِعَةٌ ﴿٢

O gün birtakım yüzler zillete bürünmüştür.

— Seyyid Kutub

عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ ﴿٣

Zor işler altında bitkin düşmüştür.

— Seyyid Kutub

تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةً ﴿٤

Yakıcı ateşe yaslanırlar.

— Seyyid Kutub

تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ ءَانِيَةٍ ﴿٥

Kızgın bir kaynaktan içirilirler.

— Seyyid Kutub

لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ ﴿٦

Onlar için kuru dikenden başka yiyecek de yoktur.

— Seyyid Kutub

لَّا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِى مِن جُوعٍ ﴿٧

Ne semirtir, ne de açlığı giderir.

— Seyyid Kutub

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ ﴿٨

İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.

— Seyyid Kutub

لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ ﴿٩

Yaptıklarından hoşnutturlar.

— Seyyid Kutub

فِى جَنَّةٍ عَالِيَةٍ ﴿١٠

Yüksek bir bahçededirler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR