بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ ﴿١٧

Ya hâlâ bakmazlar mı o deveye: nasıl yaratılmış?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ رُفِعَتْ ﴿١٨

Ve o göğe: nasıl kaldırilmış?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِلَى ٱلْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ ﴿١٩

Ve o dağlara: nasıl dikilmiş?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِلَى ٱلْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ ﴿٢٠

Ve o arz’a nasıl satıhlanmış?

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَذَكِّرْ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٌ ﴿٢١

Haydi ihtar et; sen şimdi sırf bir ögütçüsün.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ ﴿٢٢

Üzerlerine musallat değilsin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ ﴿٢٣

Ancak tersine giden ve küfr eden başka.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَيُعَذِّبُهُ ٱللَّهُ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَكْبَرَ ﴿٢٤

Ki Allah onları en büyük azâb ile tazib edecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ إِلَيْنَآ إِيَابَهُمْ ﴿٢٥

Muhakkak onlar döne dolaşa bize gelecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُم ﴿٢٦

Sonrada muhakkak bize hesab verecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR