بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلۡإِبِلِ كَيۡفَ خُلِقَتۡ ١٧

Ya hâlâ bakmazlar mı o deveye: nasıl yaratılmış?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar deveye bakmazlar mı, nasıl yaratılmıştır?

– İbni Kesir

Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!

– Diyanet İşleri

Onlar haalâ (ibretle) bakmazlar mı o deveye, nasıl yaratılmışdır o?

– Hasan Basri Çantay

Bu insanlar bakmıyorlar mı, develerin nasıl yaratıldığına?

– Seyyid Kutub

وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيۡفَ رُفِعَتۡ ١٨

Ve o göğe: nasıl kaldırilmış?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göğe de. Nasıl yükseltilmiştir?

– İbni Kesir

Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir!

– Diyanet İşleri

O göğe, nice yükseltmişdir o,

– Hasan Basri Çantay

Göğün nasıl yükseltildiğine?

– Seyyid Kutub

وَإِلَى ٱلۡجِبَالِ كَيۡفَ نُصِبَتۡ ١٩

Ve o dağlara: nasıl dikilmiş?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dağlara da. Nasıl dikilmiştir?

– İbni Kesir

Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!

– Diyanet İşleri

o dağlara, nasıl dikilmişdir o,

– Hasan Basri Çantay

Dağların nasıl dikildiğine?

– Seyyid Kutub

وَإِلَى ٱلۡأَرۡضِ كَيۡفَ سُطِحَتۡ ٢٠

Ve o arz’a nasıl satıhlanmış?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yere de. Nasıl yayılmıştır?

– İbni Kesir

Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!

– Diyanet İşleri

o yere, nasıl yayılıb döşenmişdir o?

– Hasan Basri Çantay

Yerin nasıl yayıldığına?

– Seyyid Kutub

فَذَكِّرۡ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٞ ٢١

Haydi ihtar et; sen şimdi sırf bir ögütçüsün.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öğüt ver, çünkü sen; ancak bir öğütçüsün.

– İbni Kesir

Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.

– Diyanet İşleri

(Habîbim) sen hemen (onlara Allahın ni'metlerini, tevhîd delîllerini) hatırlat. Sen ancak bir hatırlatıcısın.

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.

– Seyyid Kutub

لَّسۡتَ عَلَيۡهِم بِمُصَيۡطِرٍ ٢٢

Üzerlerine musallat değilsin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onların üzerine zor kullanıcı değilsin.

– İbni Kesir

Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.

– Diyanet İşleri

Onların üzerine musallat (bir adam) değilsin.

– Hasan Basri Çantay

Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

– Seyyid Kutub

إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ ٢٣

Ancak tersine giden ve küfr eden başka.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak kim yüz çevirir ve küfrederse;

– İbni Kesir

(23-24) Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

– Diyanet İşleri

Lâkin kim (îmandan) yüz çevirir, (Kur'ânı) inkâr ederse,

– Hasan Basri Çantay

Ancak kim yüz çevirir, inkar ederse,

– Seyyid Kutub

فَيُعَذِّبُهُ ٱللَّهُ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَكۡبَرَ ٢٤

Ki Allah onları en büyük azâb ile tazib edecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, onu en büyük azab ile azablandırır.

– İbni Kesir

(23-24) Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

– Diyanet İşleri

Allah da onu en büyük azâb ile azâblandırır.

– Hasan Basri Çantay

Allah onu en büyük azaba uğratır.

– Seyyid Kutub

إِنَّ إِلَيۡنَآ إِيَابَهُمۡ ٢٥

Muhakkak onlar döne dolaşa bize gelecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz onların dönüşü, ancak Bizedir.

– İbni Kesir

Şüphesiz onların dönüşü ancak bizedir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz onların (öldükden sonra) dönüşleri ancak bizedir.

– Hasan Basri Çantay

Dönüşleri bizedir.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا حِسَابَهُم ٢٦

Sonrada muhakkak bize hesab verecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra hesablarını görmek de muhakkak Bize düşer.

– İbni Kesir

Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.

– Diyanet İşleri

Sonra hisâbları (nı görmek) de muhakkak bize âiddir.

– Hasan Basri Çantay

Sonra onların hesabını görmek bize düşer.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu