بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ ﴿١٣﴾
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ ﴿١٤﴾
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ ﴿١٥﴾
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَزَرَابِىُّ مَبْثُوثَةٌ ﴿١٦﴾
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ ﴿١٧﴾
Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!
وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ رُفِعَتْ ﴿١٨﴾
Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir!
وَإِلَى ٱلْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ ﴿١٩﴾
Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!
وَإِلَى ٱلْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ ﴿٢٠﴾
Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!
فَذَكِّرْ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٌ ﴿٢١﴾
Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ ﴿٢٢﴾
Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.
إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ ﴿٢٣﴾
(23-24) Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.