بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ ﴿١٢

Orada akan bir kaynak vardır.

— Seyyid Kutub

فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ ﴿١٣

Orada yükseltilmiş tahtlar vardır.

— Seyyid Kutub

وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ ﴿١٤

Konulmuş kadehler.

— Seyyid Kutub

وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ ﴿١٥

Dizilmiş yastıklar.

— Seyyid Kutub

وَزَرَابِىُّ مَبْثُوثَةٌ ﴿١٦

Serilmiş halılar vardır.

— Seyyid Kutub

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ ﴿١٧

Bu insanlar bakmıyorlar mı, develerin nasıl yaratıldığına?

— Seyyid Kutub

وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ رُفِعَتْ ﴿١٨

Göğün nasıl yükseltildiğine?

— Seyyid Kutub

وَإِلَى ٱلْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ ﴿١٩

Dağların nasıl dikildiğine?

— Seyyid Kutub

وَإِلَى ٱلْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ ﴿٢٠

Yerin nasıl yayıldığına?

— Seyyid Kutub

فَذَكِّرْ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٌ ﴿٢١

Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.

— Seyyid Kutub

لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ ﴿٢٢

Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

— Seyyid Kutub

AYARLAR