بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فِى جَنَّةٍ عَالِيَةٍ ﴿١٠

Yüksek bir cennettedir.

— İbni Kesir

لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَٰغِيَةً ﴿١١

Orada boş bir laf işitmezler.

— İbni Kesir

فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ ﴿١٢

Orada akan bir pınar vardır.

— İbni Kesir

فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ ﴿١٣

Orada yüksek tahtlar,

— İbni Kesir

وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ ﴿١٤

Yerleştirilmiş kaseler,

— İbni Kesir

وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ ﴿١٥

Sıra sıra dizilmiş yastıklar,

— İbni Kesir

وَزَرَابِىُّ مَبْثُوثَةٌ ﴿١٦

Serilmiş saçaklı halılar vardır.

— İbni Kesir

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ ﴿١٧

Onlar deveye bakmazlar mı, nasıl yaratılmıştır?

— İbni Kesir

وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ رُفِعَتْ ﴿١٨

Göğe de. Nasıl yükseltilmiştir?

— İbni Kesir

وَإِلَى ٱلْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ ﴿١٩

Dağlara da. Nasıl dikilmiştir?

— İbni Kesir

وَإِلَى ٱلْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ ﴿٢٠

Yere de. Nasıl yayılmıştır?

— İbni Kesir

AYARLAR