بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ٱلَّذِى لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ ﴿٩

O ki; göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Ve Allah; her şeye Şahid'dir.

— İbni Kesir

إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُواْ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُواْ فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ ٱلْحَرِيقِ ﴿١٠

Şüphesiz ki mü'min erkekleri ve mü'min kadınları belaya uğratanlar sonra da tevbe etmemiş olanlar, işte onlar için cehennem azabı vardır. Ve yakıcı azab da onlaradır.

— İbni Kesir

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ جَنَّٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْكَبِيرُ ﴿١١

Doğrusu iman edip salih amel işlemiş olanlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.

— İbni Kesir

إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ ﴿١٢

Doğrusu Rabbının yakalayışı amansızdır.

— İbni Kesir

إِنَّهُۥ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ ﴿١٣

Önce yaratıp sonra tekrarlayan O'dur, O.

— İbni Kesir

وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلْوَدُودُ ﴿١٤

O; Ğafur'dur, Vedud'dur.

— İbni Kesir

ذُو ٱلْعَرْشِ ٱلْمَجِيدُ ﴿١٥

Arş'ın sahibidir, Mecid'dir.

— İbni Kesir

فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ ﴿١٦

Dilediğini mutlaka yapandır.

— İbni Kesir

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْجُنُودِ ﴿١٧

O orduların haberi haberi, sana geldi mi?

— İbni Kesir

فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ ﴿١٨

Firavun ve Semud'un.

— İbni Kesir

بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِى تَكْذِيبٍ ﴿١٩

Doğrusu küfredenler, yalanlamadadırlar.

— İbni Kesir

AYARLAR