بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَيَنقَلِبُ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ مَسۡرُورٗا ٩

Ve mesrur olarak ehline gider.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve ailesine de sevinçli olarak dönecektir.

– İbni Kesir

Sevinçli olarak ailesine dönecektir.

– Diyanet İşleri

ehline de sevinçli dönecekdir.

– Hasan Basri Çantay

Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.

– Seyyid Kutub

وَأَمَّا مَنۡ أُوتِيَ كِتَٰبَهُۥ وَرَآءَ ظَهۡرِهِۦ ١٠

Ve amma kitabı "arkasında" verilen.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama kimin de kitabı arkasından verilirse;

– İbni Kesir

Fakat kime kitabı arkasından verilirse,

– Diyanet İşleri

Amma kitabı arkasından verilen kimse,

– Hasan Basri Çantay

Kimin kitabı da sırtının arkasından verilirse.

– Seyyid Kutub

فَسَوۡفَ يَدۡعُواْ ثُبُورٗا ١١

Helâk! Diye çağırır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Derhal helakini temenni edecektir.

– İbni Kesir

(11-12) “Helâk!” diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.

– Diyanet İşleri

derhal helakini temennî edecek,

– Hasan Basri Çantay

O, ölümü çağıracak.

– Seyyid Kutub

وَيَصۡلَىٰ سَعِيرًا ١٢

Ve Saire yaslanır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve çılgın aleve girecektir.

– İbni Kesir

(11-12) “Helâk!” diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.

– Diyanet İşleri

o şiddetli ateşe (cehenneme) girecek.

– Hasan Basri Çantay

Ve çılgın alevli cehenneme girecektir.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ كَانَ فِيٓ أَهۡلِهِۦ مَسۡرُورًا ١٣

Çünkü o ehlinde mesrur idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü o, ailesi içinde iken şımarıktı.

– İbni Kesir

Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi.

– Diyanet İşleri

Çünkü o, ehli içinde bir şımarıkdı.

– Hasan Basri Çantay

Çünkü o, dünyada ailesi arasında sevinç içinde idi.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ ١٤

Çünkü hiç inkılâb görmeyecek sanmıştı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, hiç dönmeyeceğini sanmıştı.

– İbni Kesir

Çünkü o hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sanırdı.

– Diyanet İşleri

Çünkü o, hakıykaten ve kat'iyyen (Rabbine) dönmeyeceğini sanmışdı.

– Hasan Basri Çantay

Rabbine hiç dönmeyeceğini sanmıştı.

– Seyyid Kutub

بَلَىٰٓۚ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرٗا ١٥

Hayır, çünkü Rabb’i onu gözetiyordu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; muhakkak Rabbı, onu görmekteydi.

– İbni Kesir

Hayır! Sandığı gibi değil! Şüphesiz Rabbi onu görüyordu.

– Diyanet İşleri

Hayır (o, Rabbine dönecekdi). Çünkü Rabbi onu çok iyi görendi.

– Hasan Basri Çantay

Aksine Rabbi onu görmekte idi.

– Seyyid Kutub

فَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلشَّفَقِ ١٦

Şimdi kasem ederim o şafağa.

– Elmalılı Hamdi Yazır

And ederim o şafağa;

– İbni Kesir

Yemin ederim şafağa,

– Diyanet İşleri

Demek (hakıykat onun zannetdiği gibi değildir). Andederim o şafaka.

– Hasan Basri Çantay

Akşamın alaca karanlığına,

– Seyyid Kutub

وَٱلَّيۡلِ وَمَا وَسَقَ ١٧

Ve geceye ve derlendiğine.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Geceye ve derleyip topladığı şeye;

– İbni Kesir

Geceye ve içinde topladıklarına,

– Diyanet İşleri

O geceye ve onun (sinesinde) derleyip topladığı şey (ler) e,

– Hasan Basri Çantay

Geceye ve gecenin içinde barındırdığına.

– Seyyid Kutub

وَٱلۡقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ ١٨

Ve derlendiği zaman o aya.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve toplu halde geldiğinde aya;

– İbni Kesir

Dolunay hâlindeki aya ki,

– Diyanet İşleri

toplu bir haale geldiği (nuuru tamamlandığı) zaman aya ki,

– Hasan Basri Çantay

Dolunay halindeki Ay'a andolsun ki,

– Seyyid Kutub

لَتَرۡكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٖ ١٩

Ki sizler binip binip gececeksiniz elbette tabakadan tabakaya.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak siz; bir durumdan diğerine uğratılacaksınız.

– İbni Kesir

Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz.

– Diyanet İşleri

siz (ey insanlar), hiç şübhesiz, o halden bu haale bineceksiniz.

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğrayacaksınız.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu