بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ ﴿١٤

Çünkü o, hakıykaten ve kat'iyyen (Rabbine) dönmeyeceğini sanmışdı.

— Hasan Basri Çantay

بَلَىٰٓ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرًا ﴿١٥

Hayır (o, Rabbine dönecekdi). Çünkü Rabbi onu çok iyi görendi.

— Hasan Basri Çantay

فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلشَّفَقِ ﴿١٦

Demek (hakıykat onun zannetdiği gibi değildir). Andederim o şafaka.

— Hasan Basri Çantay

وَٱلَّيْلِ وَمَا وَسَقَ ﴿١٧

O geceye ve onun (sinesinde) derleyip topladığı şey (ler) e,

— Hasan Basri Çantay

وَٱلْقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ ﴿١٨

toplu bir haale geldiği (nuuru tamamlandığı) zaman aya ki,

— Hasan Basri Çantay

لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ ﴿١٩

siz (ey insanlar), hiç şübhesiz, o halden bu haale bineceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٢٠

Öyleyse onlara ne (oluyor) ki îman etmiyorlar?

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ ٱلْقُرْءَانُ لَا يَسْجُدُونَ۩ ﴿٢١

Ve karşılarında Kur'an okunduğu zaman (derin saygı ile) eğilmiyorlar?

— Hasan Basri Çantay

بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ ﴿٢٢

Bil'akis o küfredenler tekzîb ederler.

— Hasan Basri Çantay

وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ ﴿٢٣

Halbuki Allah onların yüreklerinde neler saklıyorlar, pek iyi bilendir.

— Hasan Basri Çantay

فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿٢٤

Bunun için sen (Habibim) onları elem verici bir azâb ile müjdele!

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR