بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا ﴿١٢

Ve Saire yaslanır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve çılgın aleve girecektir.

— İbni Kesir

(11-12) “Helâk!” diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.

— Diyanet İşleri

o şiddetli ateşe (cehenneme) girecek.

— Hasan Basri Çantay

Ve çılgın alevli cehenneme girecektir.

— Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ كَانَ فِىٓ أَهْلِهِۦ مَسْرُورًا ﴿١٣

Çünkü o ehlinde mesrur idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü o, ailesi içinde iken şımarıktı.

— İbni Kesir

Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi.

— Diyanet İşleri

Çünkü o, ehli içinde bir şımarıkdı.

— Hasan Basri Çantay

Çünkü o, dünyada ailesi arasında sevinç içinde idi.

— Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ ﴿١٤

Çünkü hiç inkılâb görmeyecek sanmıştı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, hiç dönmeyeceğini sanmıştı.

— İbni Kesir

Çünkü o hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sanırdı.

— Diyanet İşleri

Çünkü o, hakıykaten ve kat'iyyen (Rabbine) dönmeyeceğini sanmışdı.

— Hasan Basri Çantay

Rabbine hiç dönmeyeceğini sanmıştı.

— Seyyid Kutub

بَلَىٰٓ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرًا ﴿١٥

Hayır, çünkü Rabb’i onu gözetiyordu.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; muhakkak Rabbı, onu görmekteydi.

— İbni Kesir

Hayır! Sandığı gibi değil! Şüphesiz Rabbi onu görüyordu.

— Diyanet İşleri

Hayır (o, Rabbine dönecekdi). Çünkü Rabbi onu çok iyi görendi.

— Hasan Basri Çantay

Aksine Rabbi onu görmekte idi.

— Seyyid Kutub

فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلشَّفَقِ ﴿١٦

Şimdi kasem ederim o şafağa.

— Elmalılı Hamdi Yazır

And ederim o şafağa;

— İbni Kesir

Yemin ederim şafağa,

— Diyanet İşleri

Demek (hakıykat onun zannetdiği gibi değildir). Andederim o şafaka.

— Hasan Basri Çantay

Akşamın alaca karanlığına,

— Seyyid Kutub

وَٱلَّيْلِ وَمَا وَسَقَ ﴿١٧

Ve geceye ve derlendiğine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Geceye ve derleyip topladığı şeye;

— İbni Kesir

Geceye ve içinde topladıklarına,

— Diyanet İşleri

O geceye ve onun (sinesinde) derleyip topladığı şey (ler) e,

— Hasan Basri Çantay

Geceye ve gecenin içinde barındırdığına.

— Seyyid Kutub

وَٱلْقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ ﴿١٨

Ve derlendiği zaman o aya.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve toplu halde geldiğinde aya;

— İbni Kesir

Dolunay hâlindeki aya ki,

— Diyanet İşleri

toplu bir haale geldiği (nuuru tamamlandığı) zaman aya ki,

— Hasan Basri Çantay

Dolunay halindeki Ay'a andolsun ki,

— Seyyid Kutub

لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ ﴿١٩

Ki sizler binip binip gececeksiniz elbette tabakadan tabakaya.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak siz; bir durumdan diğerine uğratılacaksınız.

— İbni Kesir

Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz.

— Diyanet İşleri

siz (ey insanlar), hiç şübhesiz, o halden bu haale bineceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğrayacaksınız.

— Seyyid Kutub

فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٢٠

O halde onlara ne var ki iman eylemezler?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse, ne oluyor onlara da inanmıyorlar?

— İbni Kesir

Böyleyken onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?

— Diyanet İşleri

Öyleyse onlara ne (oluyor) ki îman etmiyorlar?

— Hasan Basri Çantay

Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?

— Seyyid Kutub

وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ ٱلْقُرْءَانُ لَا يَسْجُدُونَ۩ ﴿٢١

Ve karşılarında Kur'an okunduğu vakit secde etmezler?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

— İbni Kesir

Onlara Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

— Diyanet İşleri

Ve karşılarında Kur'an okunduğu zaman (derin saygı ile) eğilmiyorlar?

— Hasan Basri Çantay

Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar?

— Seyyid Kutub

بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ ﴿٢٢

Hattâ o küfr edenler tekzîb ederler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bilakis o küfredenler, yalanlıyorlar.

— İbni Kesir

Daha doğrusu, inkâr edenler (Kur’an’ı) yalanlıyorlar.

— Diyanet İşleri

Bil'akis o küfredenler tekzîb ederler.

— Hasan Basri Çantay

Aksine kafir olanlar yalanlıyorlar.

— Seyyid Kutub

AYARLAR