بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
بِأَيِّ ذَنۢبٖ قُتِلَتۡ ٩
Hangi günahla öldürüldü?
Hangi günahtan dolayı öldürüldüğü,
(8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
(8-9) Diri diri gömülen kızın hangi suç (ların) dan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman,
Hangi suçtan ötürü gömüldü? diye
وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتۡ ١٠
Ve defterler açıldığı vakit.
Sayfalar açıldığı zaman;
Amel defterleri açıldığı zaman,
(Amel) defterler (i) açılıb yayıldığı zaman,
Siciller açılıp yayıldığı zaman
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتۡ ١١
Ve Semâ sıyrıldığı vakit.
Gök yerinden oynatıldığı zaman;
Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
Gök (yerinden) koparıldığı zaman,
Gökkubbe yıkıldığı zaman
وَإِذَا ٱلۡجَحِيمُ سُعِّرَتۡ ١٢
Ve cehennem kızıştırıldığı vakit.
Cehennem kızıştırıldığı zaman;
Cehennem alevlendirildiği zaman,
O alevli ateş (cehernem) daha ziyâde kızışdırıldığı zaman,
Cehennem kızıştırıldığı zaman
وَإِذَا ٱلۡجَنَّةُ أُزۡلِفَتۡ ١٣
Ve cennet yaklaştırıldığı vakit.
Ve Cennet yaklaştırıldığı zaman;
Cennet yaklaştırıldığı zaman,
Cennet (mü'minlere) yaklaşdırıldığı zaman,
Cennet yaklaştırıldığı zaman
عَلِمَتۡ نَفۡسٞ مَّآ أَحۡضَرَتۡ ١٤
Anlar bir nefis ne hazırlamıştır.
Kişi önceden ne hazırladığını bilecektir.
Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
(her) nefs ne hazırlamışsa (artık hepsini görüb) bilmişdir (bilecekdir.)
Herkes ne getirdiğini öğrenecektir.
فَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلۡخُنَّسِ ١٥
Şimdi kasem ederim o sinenlere.
Andolsun sinenlere;
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
(Demek ki hakıykat, ey kâfirler, sizin dediğiniz gibi değildir). Andederim o (geceleri) geri dön (üb aydınlık neşr eden),
Yemin ederim geri kalıp gizlenenlere.
ٱلۡجَوَارِ ٱلۡكُنَّسِ ١٦
O akıp akıp yuvasına girenlere.
Akıp akıp yuvalarına girenlere;
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
Akıb akıb yuvalarına giden (yıldız) lara,
Akıp giderken ışık verenlere.
وَٱلَّيۡلِ إِذَا عَسۡعَسَ ١٧
Ve yöneldiği dem o geceye.
kararmaya başlayan geceye;
Andolsun, yöneldiği zaman geceye,
Karanlığa yöneldiği zaman geceye,
Kararan geceye.
وَٱلصُّبۡحِ إِذَا تَنَفَّسَ ١٨
Ve nefeslendiği dem o sabahaki.
Ağarmaya başlayan sabaha;
Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,
Nefeslendiği dem sabaha ki,
Soluk almaya başlayan sabaha.
إِنَّهُۥ لَقَوۡلُ رَسُولٖ كَرِيمٖ ١٩
Muhakkak o (Kur'an)i kerîm bir Resul’ün getirdiği kelâmdır.
Şüphesiz ki bu; şerefli bir elçinin sözüdür.
(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.
Şüphesiz, muhakkak o (Kur'an) çok şerefli bir elçinin (getirdiği) kelâmdır.
Şüphesiz o şerefli bir elçinin sözüdür.