بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَإِذَا ٱلْمَوْءُۥدَةُ سُئِلَتْ ﴿٨﴾
(8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
بِأَىِّ ذَنۢبٍ قُتِلَتْ ﴿٩﴾
(8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتْ ﴿١٠﴾
Amel defterleri açıldığı zaman,
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتْ ﴿١١﴾
Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
وَإِذَا ٱلْجَحِيمُ سُعِّرَتْ ﴿١٢﴾
Cehennem alevlendirildiği zaman,
وَإِذَا ٱلْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ ﴿١٣﴾
Cennet yaklaştırıldığı zaman,
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّآ أَحْضَرَتْ ﴿١٤﴾
Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلْخُنَّسِ ﴿١٥﴾
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
ٱلْجَوَارِ ٱلْكُنَّسِ ﴿١٦﴾
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
وَٱلَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ ﴿١٧﴾
Andolsun, yöneldiği zaman geceye,
وَٱلصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ ﴿١٨﴾
Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,