بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَإِذَا ٱلْجِبَالُ سُيِّرَتْ ﴿٣﴾
Dağlar, yürütüldüğü zaman,
وَإِذَا ٱلْعِشَارُ عُطِّلَتْ ﴿٤﴾
Gebe develer salıverildiği zaman.
وَإِذَا ٱلْوُحُوشُ حُشِرَتْ ﴿٥﴾
Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,
وَإِذَا ٱلْبِحَارُ سُجِّرَتْ ﴿٦﴾
Denizler kaynatıldığı zaman,
وَإِذَا ٱلنُّفُوسُ زُوِّجَتْ ﴿٧﴾
Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.
وَإِذَا ٱلْمَوْءُۥدَةُ سُئِلَتْ ﴿٨﴾
(8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
بِأَىِّ ذَنۢبٍ قُتِلَتْ ﴿٩﴾
(8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتْ ﴿١٠﴾
Amel defterleri açıldığı zaman,
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتْ ﴿١١﴾
Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
وَإِذَا ٱلْجَحِيمُ سُعِّرَتْ ﴿١٢﴾
Cehennem alevlendirildiği zaman,
وَإِذَا ٱلْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ ﴿١٣﴾
Cennet yaklaştırıldığı zaman,