بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَإِذَا ٱلنُّجُومُ ٱنكَدَرَتْ ﴿٢﴾
Yıldızlar kararıp dağıldığı zaman
وَإِذَا ٱلْجِبَالُ سُيِّرَتْ ﴿٣﴾
Dağlar sökülüp dağıldığı zaman
وَإِذَا ٱلْعِشَارُ عُطِّلَتْ ﴿٤﴾
Gebeliğinin onuncu ayındaki develer kendi haline bırakıldığı zaman
وَإِذَا ٱلْوُحُوشُ حُشِرَتْ ﴿٥﴾
Yabani hayvanlar bir araya toplandığı zaman
وَإِذَا ٱلْبِحَارُ سُجِّرَتْ ﴿٦﴾
Denizler kaynatıldığı zaman
وَإِذَا ٱلنُّفُوسُ زُوِّجَتْ ﴿٧﴾
Nefisler çiftleştiği zaman
وَإِذَا ٱلْمَوْءُۥدَةُ سُئِلَتْ ﴿٨﴾
Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza;
بِأَىِّ ذَنۢبٍ قُتِلَتْ ﴿٩﴾
Hangi suçtan ötürü gömüldü? diye
وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتْ ﴿١٠﴾
Siciller açılıp yayıldığı zaman
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتْ ﴿١١﴾
Gökkubbe yıkıldığı zaman
وَإِذَا ٱلْجَحِيمُ سُعِّرَتْ ﴿١٢﴾
Cehennem kızıştırıldığı zaman