بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلْخُنَّسِ ﴿١٥

Şimdi kasem ederim o sinenlere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلْجَوَارِ ٱلْكُنَّسِ ﴿١٦

O akıp akıp yuvasına girenlere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ ﴿١٧

Ve yöneldiği dem o geceye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ ﴿١٨

Ve nefeslendiği dem o sabahaki.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ ﴿١٩

Muhakkak o (Kur'an)i kerîm bir Resul’ün getirdiği kelâmdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ذِى قُوَّةٍ عِندَ ذِى ٱلْعَرْشِ مَكِينٍ ﴿٢٠

Bir Resulki pek kuvvetli, metîn Zül'arşın nezdinde mekîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

مُّطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ ﴿٢١

Muta orada, emîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ ﴿٢٢

Yoksa sahibiniz mecnun değil.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ رَءَاهُ بِٱلْأُفُقِ ٱلْمُبِينِ ﴿٢٣

Vallahi gördü onu açık ufukta.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا هُوَ عَلَى ٱلْغَيْبِ بِضَنِينٍ ﴿٢٤

Ve o ğayb üzerine kıskanılır değil.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَٰنٍ رَّجِيمٍ ﴿٢٥

Ve o bir racîm şeytanın sözü değil.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR