بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّآ أَحْضَرَتْ ﴿١٤

Anlar bir nefis ne hazırlamıştır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kişi önceden ne hazırladığını bilecektir.

— İbni Kesir

Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.

— Diyanet İşleri

(her) nefs ne hazırlamışsa (artık hepsini görüb) bilmişdir (bilecekdir.)

— Hasan Basri Çantay

Herkes ne getirdiğini öğrenecektir.

— Seyyid Kutub

فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلْخُنَّسِ ﴿١٥

Şimdi kasem ederim o sinenlere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun sinenlere;

— İbni Kesir

(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,

— Diyanet İşleri

(Demek ki hakıykat, ey kâfirler, sizin dediğiniz gibi değildir). Andederim o (geceleri) geri dön (üb aydınlık neşr eden),

— Hasan Basri Çantay

Yemin ederim geri kalıp gizlenenlere.

— Seyyid Kutub

ٱلْجَوَارِ ٱلْكُنَّسِ ﴿١٦

O akıp akıp yuvasına girenlere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Akıp akıp yuvalarına girenlere;

— İbni Kesir

(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,

— Diyanet İşleri

Akıb akıb yuvalarına giden (yıldız) lara,

— Hasan Basri Çantay

Akıp giderken ışık verenlere.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ ﴿١٧

Ve yöneldiği dem o geceye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

kararmaya başlayan geceye;

— İbni Kesir

Andolsun, yöneldiği zaman geceye,

— Diyanet İşleri

Karanlığa yöneldiği zaman geceye,

— Hasan Basri Çantay

Kararan geceye.

— Seyyid Kutub

وَٱلصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ ﴿١٨

Ve nefeslendiği dem o sabahaki.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ağarmaya başlayan sabaha;

— İbni Kesir

Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,

— Diyanet İşleri

Nefeslendiği dem sabaha ki,

— Hasan Basri Çantay

Soluk almaya başlayan sabaha.

— Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ ﴿١٩

Muhakkak o (Kur'an)i kerîm bir Resul’ün getirdiği kelâmdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki bu; şerefli bir elçinin sözüdür.

— İbni Kesir

(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

— Diyanet İşleri

Şüphesiz, muhakkak o (Kur'an) çok şerefli bir elçinin (getirdiği) kelâmdır.

— Hasan Basri Çantay

Şüphesiz o şerefli bir elçinin sözüdür.

— Seyyid Kutub

ذِى قُوَّةٍ عِندَ ذِى ٱلْعَرْشِ مَكِينٍ ﴿٢٠

Bir Resulki pek kuvvetli, metîn Zül'arşın nezdinde mekîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Arş'ın sahibi katında değerlidir ve güçlüdür.

— İbni Kesir

(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

— Diyanet İşleri

(Bir elçi ki) çetin bir kudrete mâliktir. Arşın saahibi (olan Allah) nezdinde çok i'tibarlıdır.

— Hasan Basri Çantay

Kuvvet sahibidir. Arşın sahibi Allah katında yücedir.

— Seyyid Kutub

مُّطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ ﴿٢١

Muta orada, emîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine uyulandır, emindir.

— İbni Kesir

(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

— Diyanet İşleri

Orada kendisine itaat olunandır, bir emindir.

— Hasan Basri Çantay

Orada kendisine itaat edilir, güvenilir.

— Seyyid Kutub

وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ ﴿٢٢

Yoksa sahibiniz mecnun değil.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin arkadaşınız asla deli değildir.

— İbni Kesir

(Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir.

— Diyanet İşleri

Sizin saahibiniz bir mecnun değil.

— Hasan Basri Çantay

Arkadaşımız deli değildir.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ رَءَاهُ بِٱلْأُفُقِ ٱلْمُبِينِ ﴿٢٣

Vallahi gördü onu açık ufukta.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; onu, apaçık ufukta görmüştür.

— İbni Kesir

Andolsun o, Cebrâil’i apaçık ufukta gördü.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki O (saahibiniz) onu apaçık ufukda görmüşdür.

— Hasan Basri Çantay

Şüphesiz (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.

— Seyyid Kutub

وَمَا هُوَ عَلَى ٱلْغَيْبِ بِضَنِينٍ ﴿٢٤

Ve o ğayb üzerine kıskanılır değil.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gaybdan ötürü o, asla suçlu da değildir.

— İbni Kesir

O, gayb hakkında cimri değildir.

— Diyanet İşleri

O gaybden dolayı asla suçlu da değildir.

— Hasan Basri Çantay

O, gayb hakkında töhmet altında tutulamaz.

— Seyyid Kutub

AYARLAR