بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِذَا ٱلۡجَنَّةُ أُزۡلِفَتۡ ١٣

Ve cennet yaklaştırıldığı vakit.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve Cennet yaklaştırıldığı zaman;

– İbni Kesir

Cennet yaklaştırıldığı zaman,

– Diyanet İşleri

Cennet (mü'minlere) yaklaşdırıldığı zaman,

– Hasan Basri Çantay

Cennet yaklaştırıldığı zaman

– Seyyid Kutub

عَلِمَتۡ نَفۡسٞ مَّآ أَحۡضَرَتۡ ١٤

Anlar bir nefis ne hazırlamıştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kişi önceden ne hazırladığını bilecektir.

– İbni Kesir

Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.

– Diyanet İşleri

(her) nefs ne hazırlamışsa (artık hepsini görüb) bilmişdir (bilecekdir.)

– Hasan Basri Çantay

Herkes ne getirdiğini öğrenecektir.

– Seyyid Kutub

فَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلۡخُنَّسِ ١٥

Şimdi kasem ederim o sinenlere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun sinenlere;

– İbni Kesir

(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,

– Diyanet İşleri

(Demek ki hakıykat, ey kâfirler, sizin dediğiniz gibi değildir). Andederim o (geceleri) geri dön (üb aydınlık neşr eden),

– Hasan Basri Çantay

Yemin ederim geri kalıp gizlenenlere.

– Seyyid Kutub

ٱلۡجَوَارِ ٱلۡكُنَّسِ ١٦

O akıp akıp yuvasına girenlere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Akıp akıp yuvalarına girenlere;

– İbni Kesir

(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,

– Diyanet İşleri

Akıb akıb yuvalarına giden (yıldız) lara,

– Hasan Basri Çantay

Akıp giderken ışık verenlere.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّيۡلِ إِذَا عَسۡعَسَ ١٧

Ve yöneldiği dem o geceye.

– Elmalılı Hamdi Yazır

kararmaya başlayan geceye;

– İbni Kesir

Andolsun, yöneldiği zaman geceye,

– Diyanet İşleri

Karanlığa yöneldiği zaman geceye,

– Hasan Basri Çantay

Kararan geceye.

– Seyyid Kutub

وَٱلصُّبۡحِ إِذَا تَنَفَّسَ ١٨

Ve nefeslendiği dem o sabahaki.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ağarmaya başlayan sabaha;

– İbni Kesir

Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,

– Diyanet İşleri

Nefeslendiği dem sabaha ki,

– Hasan Basri Çantay

Soluk almaya başlayan sabaha.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ لَقَوۡلُ رَسُولٖ كَرِيمٖ ١٩

Muhakkak o (Kur'an)i kerîm bir Resul’ün getirdiği kelâmdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki bu; şerefli bir elçinin sözüdür.

– İbni Kesir

(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

– Diyanet İşleri

Şüphesiz, muhakkak o (Kur'an) çok şerefli bir elçinin (getirdiği) kelâmdır.

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz o şerefli bir elçinin sözüdür.

– Seyyid Kutub

ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي ٱلۡعَرۡشِ مَكِينٖ ٢٠

Bir Resulki pek kuvvetli, metîn Zül'arşın nezdinde mekîn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Arş'ın sahibi katında değerlidir ve güçlüdür.

– İbni Kesir

(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

– Diyanet İşleri

(Bir elçi ki) çetin bir kudrete mâliktir. Arşın saahibi (olan Allah) nezdinde çok i'tibarlıdır.

– Hasan Basri Çantay

Kuvvet sahibidir. Arşın sahibi Allah katında yücedir.

– Seyyid Kutub

مُّطَاعٖ ثَمَّ أَمِينٖ ٢١

Muta orada, emîn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine uyulandır, emindir.

– İbni Kesir

(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

– Diyanet İşleri

Orada kendisine itaat olunandır, bir emindir.

– Hasan Basri Çantay

Orada kendisine itaat edilir, güvenilir.

– Seyyid Kutub

وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجۡنُونٖ ٢٢

Yoksa sahibiniz mecnun değil.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin arkadaşınız asla deli değildir.

– İbni Kesir

(Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir.

– Diyanet İşleri

Sizin saahibiniz bir mecnun değil.

– Hasan Basri Çantay

Arkadaşımız deli değildir.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدۡ رَءَاهُ بِٱلۡأُفُقِ ٱلۡمُبِينِ ٢٣

Vallahi gördü onu açık ufukta.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; onu, apaçık ufukta görmüştür.

– İbni Kesir

Andolsun o, Cebrâil’i apaçık ufukta gördü.

– Diyanet İşleri

Andolsun ki O (saahibiniz) onu apaçık ufukda görmüşdür.

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu