بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَوۡ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكۡرَىٰٓ ٤

Veya öğüt belliyecek de o öğüt kendine fâide verecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yahut öğüt alacaktı da bu, kendisine fayda verecekti.

– İbni Kesir

Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.

– Diyanet İşleri

Yahud öğüd olacakdı da (senin) bu öğüd (ün) kendisine fâide verecekdi.

– Hasan Basri Çantay

Yahut öğüt alacak da bu öğüt, kendisine fayda verecek.

– Seyyid Kutub

أَمَّا مَنِ ٱسۡتَغۡنَىٰ ٥

Amma istiğnâ edene gelince.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama kendisini müstağni gören.

– İbni Kesir

Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;

– Diyanet İşleri

Amma (zengin olduğu için) kendisini müstağnî gören adam (yok mu)?

– Hasan Basri Çantay

Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince.

– Seyyid Kutub

فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ ٦

Sen onun sadâsına özeniyorsun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte sen, onu karşına alıyorsun.

– İbni Kesir

Sen, ona yöneliyorsun.

– Diyanet İşleri

İşte sen onu karşına alıyor (ona yöneliyor) sun.

– Hasan Basri Çantay

Sen onunla ilgileniyorsun!

– Seyyid Kutub

وَمَا عَلَيۡكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ ٧

Onun temizlenmemesinden sana ne?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki onun temizlenmemesinden sana ne?

– İbni Kesir

(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!

– Diyanet İşleri

Halbuki onun temizlenmemesinden sana ne?

– Hasan Basri Çantay

Onun arınmamasından sana ne?

– Seyyid Kutub

وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسۡعَىٰ ٨

Ve amma sana can atarak gelen.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama sana koşarak gelen,

– İbni Kesir

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

– Diyanet İşleri

Amma sana koşarak gelen kimse,

– Hasan Basri Çantay

Fakat koşarak sana gelene;

– Seyyid Kutub

وَهُوَ يَخۡشَىٰ ٩

Haşyet duyarak gelmişken.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki o, korkar durumdadır.

– İbni Kesir

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

– Diyanet İşleri

o, (Allahdan) korkar bir (adam) olduğu halde,

– Hasan Basri Çantay

Allah'tan sakınarak gelmişken.

– Seyyid Kutub

فَأَنتَ عَنۡهُ تَلَهَّىٰ ١٠

Sen ondan tegafül ediyorsun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sen ona aldırmıyor, oyalanıyorsun.

– İbni Kesir

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

– Diyanet İşleri

sen kendisini bırakıb da oyalanırsın.

– Hasan Basri Çantay

Sen onunla ilgilenmiyorsun!

– Seyyid Kutub

كـَلَّآ إِنَّهَا تَذۡكِرَةٞ ١١

Hayır hayır zinhar, çünkü o bir tezkiredir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sakın; çünkü bu, bir öğüttür.

– İbni Kesir

Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.

– Diyanet İşleri

Sakın (bir daha böyle yapma Habîbim). Çünkü o (Kur'an) bir öğüddür.

– Hasan Basri Çantay

Asla olmaz böyle şey! Kur'an ayetleri birer hatırlatmadır öğüttür.

– Seyyid Kutub

فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ ١٢

Şimdi onu dileyen tezekkür etsin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

– İbni Kesir

Dileyen ondan öğüt alır.

– Diyanet İşleri

Binâen'aleyh dileyen onu beller.

– Hasan Basri Çantay

Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

– Seyyid Kutub

فِي صُحُفٖ مُّكَرَّمَةٖ ١٣

O kıymetli sahifelerde tekrim edilir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, çok şerefli sahifelerdedir.

– İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

– Diyanet İşleri

(13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.

– Hasan Basri Çantay

Sahifeler içindedirler, değerli, şanlı.

– Seyyid Kutub

مَّرۡفُوعَةٖ مُّطَهَّرَةِۭ ١٤

Yüksek tutulur mutahher (sahîfelerde).

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yüceltilmiş ve temizlenmiştir.

– İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

– Diyanet İşleri

(13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.

– Hasan Basri Çantay

Yükseltilen ve tertemiz tutulan (sahifeler)

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu