بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
أَوۡ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكۡرَىٰٓ ٤
Veya öğüt belliyecek de o öğüt kendine fâide verecek.
Yahut öğüt alacaktı da bu, kendisine fayda verecekti.
Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
Yahud öğüd olacakdı da (senin) bu öğüd (ün) kendisine fâide verecekdi.
Yahut öğüt alacak da bu öğüt, kendisine fayda verecek.
أَمَّا مَنِ ٱسۡتَغۡنَىٰ ٥
Amma istiğnâ edene gelince.
Ama kendisini müstağni gören.
Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
Amma (zengin olduğu için) kendisini müstağnî gören adam (yok mu)?
Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince.
فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ ٦
Sen onun sadâsına özeniyorsun.
İşte sen, onu karşına alıyorsun.
Sen, ona yöneliyorsun.
İşte sen onu karşına alıyor (ona yöneliyor) sun.
Sen onunla ilgileniyorsun!
وَمَا عَلَيۡكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ ٧
Onun temizlenmemesinden sana ne?
Halbuki onun temizlenmemesinden sana ne?
(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!
Halbuki onun temizlenmemesinden sana ne?
Onun arınmamasından sana ne?
وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسۡعَىٰ ٨
Ve amma sana can atarak gelen.
Ama sana koşarak gelen,
(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
Amma sana koşarak gelen kimse,
Fakat koşarak sana gelene;
وَهُوَ يَخۡشَىٰ ٩
Haşyet duyarak gelmişken.
Ki o, korkar durumdadır.
(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
o, (Allahdan) korkar bir (adam) olduğu halde,
Allah'tan sakınarak gelmişken.
فَأَنتَ عَنۡهُ تَلَهَّىٰ ١٠
Sen ondan tegafül ediyorsun.
Sen ona aldırmıyor, oyalanıyorsun.
(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
sen kendisini bırakıb da oyalanırsın.
Sen onunla ilgilenmiyorsun!
كـَلَّآ إِنَّهَا تَذۡكِرَةٞ ١١
Hayır hayır zinhar, çünkü o bir tezkiredir.
Sakın; çünkü bu, bir öğüttür.
Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.
Sakın (bir daha böyle yapma Habîbim). Çünkü o (Kur'an) bir öğüddür.
Asla olmaz böyle şey! Kur'an ayetleri birer hatırlatmadır öğüttür.
فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ ١٢
Şimdi onu dileyen tezekkür etsin.
Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
Dileyen ondan öğüt alır.
Binâen'aleyh dileyen onu beller.
Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
فِي صُحُفٖ مُّكَرَّمَةٖ ١٣
O kıymetli sahifelerde tekrim edilir.
O, çok şerefli sahifelerdedir.
(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
(13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.
Sahifeler içindedirler, değerli, şanlı.
مَّرۡفُوعَةٖ مُّطَهَّرَةِۭ ١٤
Yüksek tutulur mutahher (sahîfelerde).
Yüceltilmiş ve temizlenmiştir.
(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
(13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.
Yükseltilen ve tertemiz tutulan (sahifeler)