بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ ﴿٣٨

Yüzler vardır o gün ışılar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; yüzler vardır, parıl parıl parlar.

— İbni Kesir

O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,

— Diyanet İşleri

O gün yüzler vardır; parıl parıl parlayıcıdır,

— Hasan Basri Çantay

Bazı yüzler o gün parıl parıldır.

— Seyyid Kutub

ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ ﴿٣٩

Güler sevinir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Güleç, sevinçli,

— İbni Kesir

Gülerler, sevinirler.

— Diyanet İşleri

Gülücüdür, sevinicidir.

— Hasan Basri Çantay

Güleç ve sevinçli.

— Seyyid Kutub

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ ﴿٤٠

Yüzler de vardır o gün üzerinde tortoz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; yüzler de vardır, tozlanmış,

— İbni Kesir

O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

— Diyanet İşleri

O gün yüzler de vardır; üzerlerini toz toprak (bürümüşdür),

— Hasan Basri Çantay

Bazı yüzler o gün tozlanmış.

— Seyyid Kutub

تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ ﴿٤١

Sarar onu bir kara.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir karanlık bürümüştür.

— İbni Kesir

Onları bir siyahlık bürür.

— Diyanet İşleri

Onu (da) bir karanlık ve siyahlık kaplayacakdır.

— Hasan Basri Çantay

Karanlıklar bürümüştür onları.

— Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَفَرَةُ ٱلْفَجَرَةُ ﴿٤٢

İşte onlar o kefere-i fecere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bunlar; kafirler ve facirlerdir.

— İbni Kesir

İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.

— Diyanet İşleri

İşte bunlar kâfirler, fâcirlerdir.

— Hasan Basri Çantay

İşte onlar hayasız pis kafirlerdir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR