بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَفَٰكِهَةٗ وَأَبّٗا ٣١

Meyveler, çayırlar neler yetiştirmekteyiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Meyve ve mer'a.

– İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

– Diyanet İşleri

Meyve (ler), mer'a (lar bitirdik).

– Hasan Basri Çantay

Meyveler ve çayırlar.

– Seyyid Kutub

مَّتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَنۡعَٰمِكُمۡ ٣٢

Sizin ve davarlarınızın intifaı için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için.

– İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

– Diyanet İşleri

(Bütün bunları biz) hem size, hem davarlarınıza fâide olarak (yapdık).

– Hasan Basri Çantay

Sizin ve hayvanlarınızın yararına.

– Seyyid Kutub

فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ ٣٣

Amma geldiği vakit o sahha (o sayhasını dinletecek belâ).

– Elmalılı Hamdi Yazır

O büyük gürültü geldiği zaman;

– İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

– Diyanet İşleri

Fakat o kulakları sağır edercesine haykıracak olan ses geldiği zaman,

– Hasan Basri Çantay

Kulakları sağır edercesine yüksek o gürültü geldiği zaman.

– Seyyid Kutub

يَوۡمَ يَفِرُّ ٱلۡمَرۡءُ مِنۡ أَخِيهِ ٣٤

O kaçacağı gün kişinin kardeşinden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kişinin kaçacağı gün; kardeşinden,

– İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

– Diyanet İşleri

(evet) kişinin kaçacağı gün: Biraderinden,

– Hasan Basri Çantay

İşte o gün kişi kaçar, kardeşinden,

– Seyyid Kutub

وَأُمِّهِۦ وَأَبِيهِ ٣٥

Ve anasından babasından.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Anasından ve babasından.

– İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

– Diyanet İşleri

Anasından, babasından,

– Hasan Basri Çantay

Anasından, babasından,

– Seyyid Kutub

وَصَٰحِبَتِهِۦ وَبَنِيهِ ٣٦

Ve refîkasından ve oğullarından.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eşinden ve oğullarından.

– İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

– Diyanet İşleri

Karısından ve oğullarından.

– Hasan Basri Çantay

Eşinden ve oğullarından.

– Seyyid Kutub

لِكُلِّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُمۡ يَوۡمَئِذٖ شَأۡنٞ يُغۡنِيهِ ٣٧

Onlardan her kişinin bir şe'ni vardır o gün başından aşar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; herkesin kendisine yeter bir işi vardır.

– İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

– Diyanet İşleri

O gün bunlardan herkesin kendine yeter bir işi (derdi, belâsı) vardır.

– Hasan Basri Çantay

O gün herkesin başından aşkın işi vardır.

– Seyyid Kutub

وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ مُّسۡفِرَةٞ ٣٨

Yüzler vardır o gün ışılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; yüzler vardır, parıl parıl parlar.

– İbni Kesir

O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,

– Diyanet İşleri

O gün yüzler vardır; parıl parıl parlayıcıdır,

– Hasan Basri Çantay

Bazı yüzler o gün parıl parıldır.

– Seyyid Kutub

ضَاحِكَةٞ مُّسۡتَبۡشِرَةٞ ٣٩

Güler sevinir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Güleç, sevinçli,

– İbni Kesir

Gülerler, sevinirler.

– Diyanet İşleri

Gülücüdür, sevinicidir.

– Hasan Basri Çantay

Güleç ve sevinçli.

– Seyyid Kutub

وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذٍ عَلَيۡهَا غَبَرَةٞ ٤٠

Yüzler de vardır o gün üzerinde tortoz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; yüzler de vardır, tozlanmış,

– İbni Kesir

O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

– Diyanet İşleri

O gün yüzler de vardır; üzerlerini toz toprak (bürümüşdür),

– Hasan Basri Çantay

Bazı yüzler o gün tozlanmış.

– Seyyid Kutub

تَرۡهَقُهَا قَتَرَةٌ ٤١

Sarar onu bir kara.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir karanlık bürümüştür.

– İbni Kesir

Onları bir siyahlık bürür.

– Diyanet İşleri

Onu (da) bir karanlık ve siyahlık kaplayacakdır.

– Hasan Basri Çantay

Karanlıklar bürümüştür onları.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu