بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَحَدَآئِقَ غُلْبًا ﴿٣٠

Âfâka ser çekmiş dilber bağçeler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sık ve bol ağaçlı bahçeler.

— İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

— Diyanet İşleri

Sık ve bol ağaçlı (diğer) bahçeler,

— Hasan Basri Çantay

İri ve sık ağaçlı bahçeler.

— Seyyid Kutub

وَفَٰكِهَةً وَأَبًّا ﴿٣١

Meyveler, çayırlar neler yetiştirmekteyiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Meyve ve mer'a.

— İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

— Diyanet İşleri

Meyve (ler), mer'a (lar bitirdik).

— Hasan Basri Çantay

Meyveler ve çayırlar.

— Seyyid Kutub

مَّتَٰعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَٰمِكُمْ ﴿٣٢

Sizin ve davarlarınızın intifaı için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için.

— İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

— Diyanet İşleri

(Bütün bunları biz) hem size, hem davarlarınıza fâide olarak (yapdık).

— Hasan Basri Çantay

Sizin ve hayvanlarınızın yararına.

— Seyyid Kutub

فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ ﴿٣٣

Amma geldiği vakit o sahha (o sayhasını dinletecek belâ).

— Elmalılı Hamdi Yazır

O büyük gürültü geldiği zaman;

— İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

— Diyanet İşleri

Fakat o kulakları sağır edercesine haykıracak olan ses geldiği zaman,

— Hasan Basri Çantay

Kulakları sağır edercesine yüksek o gürültü geldiği zaman.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ يَفِرُّ ٱلْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ ﴿٣٤

O kaçacağı gün kişinin kardeşinden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kişinin kaçacağı gün; kardeşinden,

— İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

— Diyanet İşleri

(evet) kişinin kaçacağı gün: Biraderinden,

— Hasan Basri Çantay

İşte o gün kişi kaçar, kardeşinden,

— Seyyid Kutub

وَأُمِّهِۦ وَأَبِيهِ ﴿٣٥

Ve anasından babasından.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Anasından ve babasından.

— İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

— Diyanet İşleri

Anasından, babasından,

— Hasan Basri Çantay

Anasından, babasından,

— Seyyid Kutub

وَصَٰحِبَتِهِۦ وَبَنِيهِ ﴿٣٦

Ve refîkasından ve oğullarından.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Eşinden ve oğullarından.

— İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

— Diyanet İşleri

Karısından ve oğullarından.

— Hasan Basri Çantay

Eşinden ve oğullarından.

— Seyyid Kutub

لِكُلِّ ٱمْرِئٍ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ ﴿٣٧

Onlardan her kişinin bir şe'ni vardır o gün başından aşar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; herkesin kendisine yeter bir işi vardır.

— İbni Kesir

(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

— Diyanet İşleri

O gün bunlardan herkesin kendine yeter bir işi (derdi, belâsı) vardır.

— Hasan Basri Çantay

O gün herkesin başından aşkın işi vardır.

— Seyyid Kutub

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ ﴿٣٨

Yüzler vardır o gün ışılar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; yüzler vardır, parıl parıl parlar.

— İbni Kesir

O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,

— Diyanet İşleri

O gün yüzler vardır; parıl parıl parlayıcıdır,

— Hasan Basri Çantay

Bazı yüzler o gün parıl parıldır.

— Seyyid Kutub

ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ ﴿٣٩

Güler sevinir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Güleç, sevinçli,

— İbni Kesir

Gülerler, sevinirler.

— Diyanet İşleri

Gülücüdür, sevinicidir.

— Hasan Basri Çantay

Güleç ve sevinçli.

— Seyyid Kutub

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ ﴿٤٠

Yüzler de vardır o gün üzerinde tortoz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; yüzler de vardır, tozlanmış,

— İbni Kesir

O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

— Diyanet İşleri

O gün yüzler de vardır; üzerlerini toz toprak (bürümüşdür),

— Hasan Basri Çantay

Bazı yüzler o gün tozlanmış.

— Seyyid Kutub

AYARLAR