بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
كـَلَّا لَمَّا يَقۡضِ مَآ أَمَرَهُۥ ٢٣
Hayır hayır, doğrusu o hiç onun emrini tam eda etmedi.
Hayır; Allah'ın emrettiğini yerine getirmemiştir.
Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)
Gerçek (o insan, Allahın) emretdiği şeyleri yerine getirmemişdir.
Hayır, insan hala Allah'ın kendisine emrettiğini yapmadı.
فَلۡيَنظُرِ ٱلۡإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ ٢٤
Bir de insan taamına baksın.
Öyle ya insan yiyeceğine bir baksın.
Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!
Öyle ya, o insan (bir kerre) yediğine baksın.
İnsan yiyeceğine bir baksın.
أَنَّا صَبَبۡنَا ٱلۡمَآءَ صَبّٗا ٢٥
Biz o suyu bir döküş dökmekteyiz.
Doğrusu Biz; o suyu, bol bol indirdik.
Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
Hakıykat biz, o suyu (yağmuru) bol bol dökdük.
O suyu döktükçe döktük.
ثُمَّ شَقَقۡنَا ٱلۡأَرۡضَ شَقّٗا ٢٦
Sonra o arzı bir yarış yarmaktayız.
Sonra toprağı iyiden iyiye yardık.
Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!
Sonra toprağı iyiden iyi yardık.
Sonra toprağı güzelce yardık.
فَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا حَبّٗا ٢٧
Bu suretle onda daneler.
Böylece orada tane bitirdik.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
Bu suretle onda dâne (ler) bitirdik,
Orada bitirdik, taneleri.
وَعِنَبٗا وَقَضۡبٗا ٢٨
Üzümler, yoncalar.
Üzüm ve yonca,
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
Üzüm (ler), yonca (lar),
Üzümler, yoncalar,
وَزَيۡتُونٗا وَنَخۡلٗا ٢٩
Zeytinlikler hurmalıklar.
Zeytin ve hurma,
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
Zeytinlik (ler), hurmalık (lar),
Zeytinler, hurmalar.
وَحَدَآئِقَ غُلۡبٗا ٣٠
Âfâka ser çekmiş dilber bağçeler.
Sık ve bol ağaçlı bahçeler.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
Sık ve bol ağaçlı (diğer) bahçeler,
İri ve sık ağaçlı bahçeler.
وَفَٰكِهَةٗ وَأَبّٗا ٣١
Meyveler, çayırlar neler yetiştirmekteyiz.
Meyve ve mer'a.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
Meyve (ler), mer'a (lar bitirdik).
Meyveler ve çayırlar.
مَّتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَنۡعَٰمِكُمۡ ٣٢
Sizin ve davarlarınızın intifaı için.
Sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
(Bütün bunları biz) hem size, hem davarlarınıza fâide olarak (yapdık).
Sizin ve hayvanlarınızın yararına.
فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ ٣٣
Amma geldiği vakit o sahha (o sayhasını dinletecek belâ).
O büyük gürültü geldiği zaman;
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
Fakat o kulakları sağır edercesine haykıracak olan ses geldiği zaman,
Kulakları sağır edercesine yüksek o gürültü geldiği zaman.