بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَن يُوَلِّهِمۡ يَوۡمَئِذٖ دُبُرَهُۥٓ إِلَّا مُتَحَرِّفٗا لِّقِتَالٍ أَوۡ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٖ فَقَدۡ بَآءَ بِغَضَبٖ مِّنَ ٱللَّهِ وَمَأۡوَىٰهُ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ ١٦

Her kim böyle bir günde onlara -dönüp çarpışmak için pırlanmak veya diğer bir takımda mevki almak halleri müstesna olarak- arkasını dönerse muhakkak Allah’dan bir gadaba değmiş olur, ve varacağı yer cehennemdir, o ise ne kötü âkıbettir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya bir başka topluluğa katılma dışından her kim, o gün arkasını dönerse; muhakkak ki o, Allah katından bir gazaba uğramıştır. Onun yurdu cehennenmdir ve o, ne kötü bir sonuçtur.

– İbni Kesir

-Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!

– Diyanet İşleri

Tekrar muhaarebe için bir tarafa çekilenin, yahud diğer bir fırkaya ulaşıb mevki' tutanın haali müstesna olmak üzere kim öyle bir günde onlara arka çevirirse o, muhakkak ki Allahın gazabına uğramışdır. Onun yurdu cehennemdir. O, ne kötü bir sonucdur!

– Hasan Basri Çantay

Savaş taktiği gereğince yer değiştirme ya da başka bir birliğe katılma amaçları dışında o gün kim kâfirlere arka dönerse, Allah'ın gazabına uğramış olarak döner. Onun varacağı yer cehennemdir. Orası ne fena bir dönüş yeridir.

– Seyyid Kutub

فَلَمۡ تَقۡتُلُوهُمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ قَتَلَهُمۡۚ وَمَا رَمَيۡتَ إِذۡ رَمَيۡتَ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ رَمَىٰ وَلِيُبۡلِيَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ مِنۡهُ بَلَآءً حَسَنًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ ١٧

Sonra onları siz öldürmediniz ve lâkin onları Allah öldürdü, attığın vakit de sen atmadın ve lâkin Allah attı, hem de mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek için, hakikat Allah Semi'dir, alîmdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Siz öldürmediniz onları, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da; sen atmadın ancak Allah attı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.

– İbni Kesir

(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

– Diyanet İşleri

Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları. Atdığın zaman da (Habîbim) sen atmadın, ancak Allah atdı. (Ve bunu) mü'minleri kendinden güzel bir (ni'met) imtihan (ı) ile denemek için (yapdı). Şübhesiz ki Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.

– Hasan Basri Çantay

Müşrikleri öldüren siz değildiniz, fakat Allah öldürdü onları. Onlara doğru toprak atarken, sen atmadın, fakat Allah attı. Allah kendi keremi ile mü'minleri güzel bir sınavdan geçirmek için bunu böyle yaptı. Hiç kuşkusuz Allah işitendir, bilendir.

– Seyyid Kutub

ذَٰلِكُمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ مُوهِنُ كَيۡدِ ٱلۡكَٰفِرِينَ ١٨

Bunu gördünüz, bir de kâfirlerin tedbirini Allah’ın za'iyf düşürmesi var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu, böyledir. Muhakkak ki Allah kafirlerin düzenini zayıflatıcıdır.

– İbni Kesir

İşte durum bu: (Allah, mü’minleri güzel bir şekilde dener). Bir de Allah, kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir.

– Diyanet İşleri

Bu böyledir. Şübhesiz ki Allah kâfirlerin tuzaklarını yıpratıcıdır.

– Hasan Basri Çantay

Bunların yanısıra Allah kâfirlerin tuzaklarını boşa çıkarandır.

– Seyyid Kutub

إِن تَسۡتَفۡتِحُواْ فَقَدۡ جَآءَكُمُ ٱلۡفَتۡحُۖ وَإِن تَنتَهُواْ فَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۖ وَإِن تَعُودُواْ نَعُدۡ وَلَن تُغۡنِيَ عَنكُمۡ فِئَتُكُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَوۡ كَثُرَتۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ١٩

Feth istiyorsanız (ey kâfirler) işte size fetih, ve eğer vaz geçerseniz hakkınızda daha hayırlı olur, yok döner yine başlarsanız biz de başlarız, o vakit askeriniz çok da olsa size zerre kadar faide vermez, çünkü Allah mü'minlerle beraberdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer, fetih istiyor idiyseniz; işte size fetih gelmiştir. Eğer vazgeçerseniz; bu, sizin için daha hayırlıdır. Yok tekrar dönerseniz; biz de döneriz. Topluluğunuz çok da olsa hiç bir şeye yaramaz. Çünkü Allah muhakkak mÜ'minlerle beraberdir.

– İbni Kesir

(Ey inkârcılar!) Eğer fetih istiyorsanız işte size fetih geldi. Eğer (peygambere karşı gelmekten) vazgeçerseniz, bu sizin için daha hayırlı olur. Eğer dönerseniz biz de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez. Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.

– Diyanet İşleri

Eğer siz (ey kâfirler) feth (-u zafer) istiyor idiyseniz işte o feth size gelmişdir. Eğer (bundan) vaz geçerseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Eğer (tekrar muhaarebeye) dönerseniz biz de döneriz. Cemâatiniz çok da olsa sizden hiç bir şey'i asla def'edemez. Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir.

– Hasan Basri Çantay

Ey müşrikler eğer zafer istiyorsanız, size zafer geldi (fakat aleyhinize çıktı). Eğer Peygamber'e karşı çıkmaktan vazgeçerseniz iyiliğinize olur. Yok eğer bir daha aynı şeyi yaparsanız biz de size yine aynı akibeti tattırırız. Topluluğunuz ne kadar kalabalık olursa olsun size hiçbir yarar sağlamayacaktır. Allah kesinlikle mü'minler ile beraberdir.

– Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَلَا تَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ وَأَنتُمۡ تَسۡمَعُونَ ٢٠

Ey o bütün iman edenler! Allah’a ve Resulü’ne itaat edin ve işitip durduğunuz halde ondan yan bükmeyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; Allah'a ve Rasulüne itaat edin. Dinleyip dururken ondan yüzçevirmeyin.

– İbni Kesir

Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin.

– Diyanet İşleri

Ey îman edenler, Allaha ve Resulüne itaat edin. Kendiniz (Kur'ânı) dinleyib dururken ondan yüz çevirmeyin.

– Hasan Basri Çantay

Ey mü'minler Allah'a ve Peygamber'e itaat ediniz: sözlerini işittiğiniz halde O'na sırt dönmeyiniz.

– Seyyid Kutub

وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ قَالُواْ سَمِعۡنَا وَهُمۡ لَا يَسۡمَعُونَ ٢١

Ve işitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hem dinlemedikleri halde; dinledik; diyenler gibi olmayın.

– İbni Kesir

İşitmedikleri hâlde, “işittik” diyenler gibi de olmayın.

– Diyanet İşleri

Ve kendileri dinlemedikleri halde «Dinledik» diyenler gibi olmayın.

– Hasan Basri Çantay

Onun söylediklerini işitmedikleri halde «işittik» diyenler gibi olmayınız.

– Seyyid Kutub

۞ إِنَّ شَرَّ ٱلدَّوَآبِّ عِندَ ٱللَّهِ ٱلصُّمُّ ٱلۡبُكۡمُ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡقِلُونَ ٢٢

Çünkü yer yüzünde debelenenlerin indAllah en kötüsü o sağırlar o dilsizlerdir ki hakkı akıllarına koymazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah katında canlıların en kötüsü; akletmeyen sağır ve dilsizlerdir.

– İbni Kesir

Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.

– Diyanet İşleri

Çünkü yerde yürüyen hayvanların Allah katında en kötüsü (hakkı) akıllarına sokmaz (ve hakkı duyup söylemez olan) sağırlar ve dilsizlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen, gerçeği kavramayan sağır ve dilsizlerdir.

– Seyyid Kutub

وَلَوۡ عَلِمَ ٱللَّهُ فِيهِمۡ خَيۡرٗا لَّأَسۡمَعَهُمۡۖ وَلَوۡ أَسۡمَعَهُمۡ لَتَوَلَّواْ وَّهُم مُّعۡرِضُونَ ٢٣

Allah onlarda bir hayır görse idi elbette kulaklarına sokardı ve bu hallerinde kulaklarına soksa idi yine aldırmazlar döner giderlerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet Allah onlarda bir hayır görseydi; onlara işittirirdi. Eğer işittirmiş olsaydı; yine de yüz çevirenler olarak arkalarını dönerlerdi.

– İbni Kesir

Allah, onlarda bir hayır (hakka yöneliş) olduğunu bilseydi, elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi dahi mutlaka yine yüz çevirerek dönüp giderlerdi.

– Diyanet İşleri

Eğer Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara duyurur (hayrı kulaklarına sokar) dı. (Bu hallerinde) kulaklarına soksaydı bile yine onlar muhakkak ki (hakdan) yüz çevirici olarak arkalarına dönerlerdi.

– Hasan Basri Çantay

Eğer Allah onlarda hayır olduğunu bilseydi, kendilerine gerçeği işittirirdi. Oysa eğer gerçeği işittirse bile yine burun kıvırarak yüz çevirirlerdi.

– Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱسۡتَجِيبُواْ لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمۡ لِمَا يُحۡيِيكُمۡۖ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ يَحُولُ بَيۡنَ ٱلۡمَرۡءِ وَقَلۡبِهِۦ وَأَنَّهُۥٓ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ ٢٤

Ey o bütün iman edenler! Sizi kendinize hayat verecek şeylere davet ettiği zaman Resuliyle Allah’a icabet edin ve bilin ki Allah hakikaten kişi ile kalbinin arasına girer, ve siz hakikaten hep ona haşrolunacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; sizi hayat verecek şeylere çağırdığı zaman; Allah'a ve Rasulüne icabet edin. Hem bilin ki; Allah şüphesiz kişi ile kalbi arasına girer. Ve muhakkak O'na dönüp toplanacaksınız.

– İbni Kesir

Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.

– Diyanet İşleri

Ey îman edenler, sizi, size hayaat verecek şeylere da'vet etdiği zaman Allaha ve Resûline icabet edin. Bilin ki şübhesiz Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz hakıykaten yalınız Ona dönüb toplanacaksınızdır.

– Hasan Basri Çantay

Ey mü'minler, Allah ve Peygamberi sizi hayat bağışlayacak ilkelere çağırdıkları zaman bu çağrıya olumlu karşılık veriniz. Biliniz ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz O'nun huzurunda biraraya geleceksiniz.

– Seyyid Kutub

وَٱتَّقُواْ فِتۡنَةٗ لَّا تُصِيبَنَّ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمۡ خَآصَّةٗۖ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ ٢٥

Ve öyle bir fitneden sakının ki hiç te içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, ve bilin ki Allah’ın ikabı şiddetlidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir de fitneden sakının ki; içinizden yalnız zulmedenlere erişmekle kalmaz. Hem bilin ki; muhakkak Allah azabı şiddetli olandır.

– İbni Kesir

Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.

– Diyanet İşleri

Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden yalınız zulmedenlere çatmaz (âmmeye de sirayet ve hepsini perişan eder). Hem bilin ki Allah, şübhesiz azabı çetin olandır.

– Hasan Basri Çantay

Sadece aranızdaki zalimlerin başlarına gelmekle yetinmeyecek olan belâdan sakınınız. Biliniz ki, Allah'ın' azabı ağırdır.

– Seyyid Kutub

وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ أَنتُمۡ قَلِيلٞ مُّسۡتَضۡعَفُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ ٱلنَّاسُ فَـَٔاوَىٰكُمۡ وَأَيَّدَكُم بِنَصۡرِهِۦ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ ٢٦

Ve düşünün ki siz bir vakit yer yüzünde hırpalanıp duran bir azlıktınız, nâsın sizi çarpıvereceğinden korkardınız, öyle iken o sizi barındırdı, o sizi nusratiyle teyid buyurdu o size temizlerinden rızıklar verdi ki, şükredesiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hatırlayın ki; bir zamanlar yeryüzünde azlıktınız, zayıf sayılırdınız. İnsanların sizi tutup kapmasından korkuyordunuz. Size ev bark verdi, yardımıyla destekledi ve temiz şeylerden rızıklandırdı. Umulur ki şükredersiniz.

– İbni Kesir

O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz.

– Diyanet İşleri

O zamanı da hatırlayın ki siz yer yüzünde azlıkdınız, âciz tanıtanlardınız. Halkın sizi tutup kapmasından korkuyordunuz. (İşte bu halde iken Allah) sizi, ev bark saahibi yapdı, yardımıyle kuvvetlendirdi, size en temiz ve güzel şeylerden rızık verdi. Tâki şükredesiniz.

– Hasan Basri Çantay

Hatırlayınız ki, bir zamanlar siz yeryüzünde ezilen, sayıca az bir gruptunuz, insanlar sizi kapıp götürecekler diye korkuyordunuz. Fakat şükredesiniz diye Allah size sığınak sağladı, helâl besinler sundu, sizi yardımı ile destekledi.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu