بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

تَتْبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ ﴿٧

onun ensesine binecek olan da ardından gelecek.

— Hasan Basri Çantay

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨

O gün kalbler (korku ile) titreyecek,

— Hasan Basri Çantay

أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌ ﴿٩

(saahiblerinin) gözleri zilletle eğilecekdir.

— Hasan Basri Çantay

يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ ﴿١٠

Onlar derler ki: «Biz mi saahiden eski haale döndürülmüş olacağız»?

— Hasan Basri Çantay

أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا نَّخِرَةً ﴿١١

«Biz çürüyüb dağılmış kemikler olduğumuz vakit mı?»

— Hasan Basri Çantay

قَالُواْ تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢

Dediler: «Öyle ise bu (yeni hayâta dönüş) ziyanlı bir dönüşdür».

— Hasan Basri Çantay

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ ﴿١٣

Fakat o, ancak bir tek haykırışdır.

— Hasan Basri Çantay

فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ ﴿١٤

Ki o zaman onlar (görürsün ki) hemen (diri olarak) toprağın yüzündedirler.

— Hasan Basri Çantay

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ ﴿١٥

Sana (Habîbim) Musânın haberi geldi (değil) mi?

— Hasan Basri Çantay

إِذْ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦

Hani Rabbi ona mukaddes «Tuvaa» vadisinde (şöyle) nida etmişdi :

— Hasan Basri Çantay

ٱذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ﴿١٧

«Fir'avna git. Çünkü o, pek azmışdır».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR